SINAVLAR
Sınavsız atamalar kimlerin başını ağrıtacak?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Ahmet Haluk KOÇ tarafından kamuoyuna büyük bir coşkuyla ilan edilen sınavsız atamaların arkasından Sayın Başbakan, Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU döneminde yapılan sınavsız atamaları gündeme getirdi ve ortalık iyice karıştı. Sayın KILIÇDAROĞLU, sınavsız atama yaptığımı ispat edin istifa edeceğim diyerek meydan okudu.
Bakalım sonuç nereye gidecek?
Daha önce bu köşeden istisnai memurlukların gerekli olduğunu ama bu kadroların aynı zamanda da suiistimal edildiğini ifade etmiştik. Bu köşeyi takip edenler sınavsız atamalara nasıl yaklaştığımızı çok iyi bilirler.
Bu köşede sınavsız atamalarla ilgili olarak şu ifadelere yer vermiştik; “Sınavsız olarak atama yapılan kadrolar olarak da bilinen istisnai kadrolar kamuya memur olarak girmenin en kestirme yolu olarak bilinmektedir. Özellikle kısa aralıklarla bu kadrolara atama yapılıp, daha sonra başka memuriyet kadrolarına naklen atamalar kamu vicdanını yaralayacak seviyelere gelmiştir. Birçok insanın atanmak için sınav beklediği bir ortamda bu kadrolar vasıtasıyla memuriyete başlatılmaları ve daha sonra da başka kadrolara atanmaları vakayı adiyeden olmuştur. Bu uygulamanın kanunun getirmeye çalıştığı mantığın tersine işlediğini ifade etmek durumundayız.
Bu konuyla ilgili olarak Sayıştay Genel Kurulu, denetçilerin bu tespitleri üzerine toplandı ve “istisnai memuriyetin”, sınavsız devlet memuriyetine geçişte basamak olarak kullanıldığı ve Anayasa’nın “eşitlik” ilkesine aykırı olduğuna karar verdi. Bu karar ve rapor, Sayıştay Yasası gereği “Önlem alınması” istemiyle Meclis’e bildirilmişti.”
Kılıçdaroğlu sınavsız atama yaptı mı?
Basında çıkan haberlere göre, Sayın KILIÇDAROĞLU kendinden son derece emin bir şekilde sınavsız atama yaptığımı ispat edin istifa edeceğim dedi. Keşke bu kadar iddialı konuşmasaydı. Çünkü, SSK Genel Müdürlüğü dönemi maalesef nepotizm açısından son derece kötü.
İsterseniz konuyu biraz açalım ve sınavsız atamaların yapılmasında izlenen süreci açıklayalım. Sayı KILIÇDAROĞLU, 14.07.1998 tarihli ve 1658 sayılı sözleşmeli personel alımına ilişkin olurda bakın neyi imzalamış. Olurda aynen şu ifadeler yer alıyor;
“ÖSYM tarafından Uzman Tabip ve Tabip Dışında kalan sağlık personeli için yapılan sınav sonunda boş bulunan pozisyonlar ile duyuru yapılarak talep alınmasına rağmen yeterli başvuru sağlanamayan Tabip ve Uzman Tabip pozisyonlarına ve sözleşmesi feshedilmek suretiyle halen boş bulunan pozisyonlara sınav açılmak suretiyle atamaların yapılması düşünülmekte ise de gerek, ÖSYM tarafından sınav günlerinin dolu olduğu, yakın zamanda yapılan sınavla yeterli sayıda başvurunun alınamadığı, gerekse 1998 yılından sonra sınavların yapılması halinde atamaların gecikebileceği, sağlık tesislerimizin ihtiyaçlarının giderilemeyeceği hususları dikkate alınarak söz konusu pozisyonlara görev almak isteyenlerin talepleri doğrultusunda atamalarının gerçekleştirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. Durumu bilgilerinize sunar yapılacak işlemi talimatlarınıza arz ederim.”
Olura sunan Personel ve Eğitim Daire Başkanı Alişan SAĞLAM, olur veren ise Genel Müdür Kemal KILIÇDAROĞLU.
Bu olurdan sonra sınavsız olarak yüzlerce atama yapılıyor. Sayın KILIÇDAROĞLU haklı olarak böyle bir oluru imzalamayacağını düşündüğü için Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde bu oluru, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı'ndan talep etmiş ve olur kendisine verilmiştir. Yıllar önce imzaladığınız yüzlerce olur arasından böyle bir olurun çıkacağını nereden bileceksiniz? Doğrusu bu oluru, yüzlerce imzanın arasında sehven imzaladım diyeceğini düşünemiyorum.
Bu olurdan kısa bir süre sonra Sayın KILIÇDAROĞLU tarafından imzalanan 02.09.1998 tarihli olurda ise şu ifadelere yer veriliyor; “…. Görev yerlerinin MEB Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü tarafından tercih esasına dayalı tek aşamalı sınav yapılarak puan sıralamasına göre belirlenmesinin,
Ancak, Mersin Hastanesi için vize edilen 6 Hemşire ile 70. Yıl Tarsus Hastanesi için vize edilen 60 Hemşire, 20 Ebe, 6 Röntgen Teknisyeni, 4 Anestezi Teknisyeni ve 10 Laborant çakılı sözleşmeli pozisyonlarının anılan Ünitelerde, belirtilen unvanlarda ve sayılarda uzun zamandan beri gönüllü ve ücretsiz olarak görev yapanların bulunması nedeniyle vize edilen bu pozisyonların sınav kapsamı dışında bırakılmasının, uygun olacağı düşünülmektedir.”
Muhalif düşünceyi filan bir kenarda bırakarak arka arkaya imzalanan iki oluru görüp de bu kadar da olmaz der misiniz demez misiniz? Hadi muhalif düşünceyi bir kenara bırakarak bu kişiler sınavsız atandı diyelim ve masum görelim.
Peki, 1998 tarihinde yapılan sınavı kazanıp da yüksek puan aldığı hale tercihte bulunduğu yerlere yerleşemeyen çok sayıda mağdur adayı ne yapacağız? Bu adaylar SSK’ya atanma talebinde bulunuyorlar ama nafile, ret cevabı veriliyor. Müracaat tarihleri ise 1998. Bari bu adaylar da aldığı puanlara göre yerleştirilseydi de vicdanlar bu kadar kanatılmasaydı. Çok mu zordu sınavı kazananların listesinin MEB’den alınması?
Şimdi AK Parti istisnai kadrolara sınavsız atama yaptı diye bas bas bağıranlar, ellerini vicdanlarına koysunlar ve sınavı kazandığı halde yerleşemeyen adaylar bir kenarda dururken, sınavsız atama yapmayı hangi vicdana ve insanlığa sığdıracaklar?
Sayın KILIÇDAROĞLU’nun talep etmesi halinde hiçbir prosedür uygulamadan sınavsız atananlarla sınavı kazandığı halde atanmayanların belgelerini verebilirim. Keşke ecdadımızın dediği gibi büyük lokma yeseydi de, büyük söz söylemeseydi. Ne diyelim kendi düşen ağlamaz.
Sınavsız atamalarla ilgili bundan sonra ne yapılmalı?
Sınavsız atamayı kim yaparsa yapsın vicdanlar sızlamaktadır. Uygulamalar incelendiğinde, sınavsız atamalar dün de suiistimal edildi, bugün de suiistimal edildi, maalesef yarında suiistimal edilecektir. Resmi rakamlara bakıldığında mahalli idareler dışındaki kamu kurumlarına 1993-2003 tarihleri arasında 1.240 atama yapılmış, 2004-2013 yılları arasında ise 832 atama yapıldığını görüyoruz. İktidar eleştirilirken muhalefetin de aynaya bakması gerekiyor.
Hal böyle iken sınavsız atamayı düzenleyen 657 sayılı Kanun'un 59'uncu maddesi de yerli yerinde durmaktadır. Bize göre bu madde bir ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Ancak, uygulamadaki suiistimallerin de ayyuka çıktığı da bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla uygulamadaki suiistimaller incelenerek çıkarılacak Başbakanlık Genelgesi'yle bu konuya çeki düzen verilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Aksi takdirde vicdanlar kanamaya devam eder. Dost olarak bizden hatırlatması. Ahmet Ünlü Yeni Şafak