SAĞLIK
Sağlık Bakanlığında Mobbing!
2003 yılından sonra başlayan sağlıkta dönüşüm programı sağlık çalışanını vurmaya, ezmeye ve sindirmeye devam ediyor. Yapılan dönüşümle sağlık tesislerinin birleştirilmesinin faydasının yanında sağlık yönetiminin çok elden yapılması gerektiğini savunduk ve bunun sağlık hizmeti alan vatandaşlar adına olumlu bir gelişme olduğunu ifade ederken bu durumu her yerde ve her zeminde takdir ettiğimizi ifade ettik.
Sağlıkta dönüşümle bir tarafın memnuniyeti artarken sağlık çalışanlarının memnuniyeti hiç düşünülmedi.
Sağlık çalışanları Avrupadaki meslektaşların göre 6 kat daha fazla çalışırken maddi yönden de zayıf bırakıldı. Özlük hakları noktasında ise hep çöküş yaşadı.
Sağlıkta Liyakatsiz ve iş bilmeyen yöneticilerin baskısı yüzünden sağlık çalışanları baskılandı, mobbinge, idari şiddete ve sürgünlere maruz kaldı.
Sağlıkta dönüşümün son ayağı olan 663 sayılı KHK ve Kamu Hastaneleri Birliği ile sağlıkta sağlık çalışanları için dönüşümün negatif etkileri daha da fazla hissedilmeye başladı.
Hastane yöneticileri; kendi siyasetinden olmayan, kendi sendikasından veya kendi inanç dürtüsünde olmayan sağlık çalışanlarını sindirmeye, baskılamaya başlarken yer değişikliği ve sürgünlerle tehdit edip mobbing uyguladılar. Kendi gibi düşünenleri, siyasi, sendikal ve inanç noktasında olanları ise çeşitli makamlara taşımaktan geri kalmadılar.
Sivil olması gereken sendikalar ise hükümetlerin ve partilerin arka bahçesi olup çıktılar. Ve sağlık çalışanları hükümet, siyaset ve yandaş sendikaların ittifakıyla mağdur edildi.
Emekliliğe yansımayan döner sermayeler, uzun süren nöbetler, yıpranma payının verilmemesi, aile hekimliğinde puan sistemi ile gelişi güzel verilen cezalar, sağlık personelleri meslekleri ve alanları dışında çalışmaya zorlanırken oluşan adli ve idari davalarda tek başına bırakılarak tazminatlarla boğuşmak zorunda bırakıldı.
Sağlıkta şiddet % 90’lara ulaşırken sağlık çalışanı artık evden eşi ve çocukları ile helalleşerek ve vedalaşarak ayrılmak zorunda kalmaktadır.
Mobbinge uğradığı zaman müracaat edip hak arayacağı bir Sağlık Bakanlığı, kurumu veya hukuki destek alabileceği bir birimi yoktur. Aksine sağlık bakanlığının veya taşra teşkilatının bazı avukatları sağlık personelleri ceza alsın diye canla başla çalışmaktadır.
Sağlık personellerinin mobbinge uğrama oranı % 65 olup sağlık çalışanı mobbinge karşı savunmasızdır. Bununla beraber sağlık çalışanlarının % 22’si intihara eğilimlidir. Sağlık çalışanının % 7 si daha önce intiharı denemiştir.
Kalitede Eğitimden bahseden sağlık bakanlığında eğitim veren bir doktor kurum huzurunu bozmaktan ceza verilerek, düzenlenen masa başı raporla bulunduğu ilden Sakarya iline Sürgün edilmiştir. Bu yanlış durumu düzeltmek için Türkiye Halk Sağlığı Kurum Başkanlığına sendikamızca müracaat edilmiş fakat cevap alınamamıştır.
Yine Adli bir vakayı (13 yaşındaki bir kız çocuğuna yapılan Tecavüzü) savcılığa bildiren bir sağlık personeli ceza verilerek sürekli mobbinge maruz bırakılmış ve sağlık durumu sebebiyle başka bir ile tayin istemiştir.
Sağlık Bakanlığı SBN hattını ve BİMER’e başvurup kurumdaki hukuksuzluğu bildiren bir başka sağlık personeli kurum atladı diyerek cezalandırılmıştır.
Yine kendisine sözel olarak mesai saatleri dışında TSM’yi açarak iğne yapması için görevlendirme yapıldığı söylenen başka bir sağlık personeline TSM de görevli doktordan görevlendirme onayını istediği için ceza verilmiştir. ASM de çalışan Aile hekimliklerinin ve Aile Sağlığı Mensuplarının sorunlarını burada anlatmaya yetmez, baş belası olan keyfiyete açık ceza puanları Aile Hekimleri ve Aile Sağlığı Elemanlarının tepesinde giyotin gibi asılı dururken iş barışından bahsetmek mümkün değildir. Kendisi sürekli olarak işe gelmediği, hiç hasta bakmadığı ve mesaiye hiç uymadığı halde mesaiye geç kalmış diyerek çalışanlara ceza vermek ne biçim bir pişkinliktir, ne biçim bir adalettir.
Sağlık çalışanları çok çalışıp az kazanırken, erken tükenmişlik sendromu yaşayan meslek gurubu içinde yer alırken siyasi söylemler nedeni ile sağlık çalışanları vatandaşla karşı karşıya bırakılmış ve hep hedef tahtası haline getirilmiştir.
Farklı istihdam modelleri ile çalıştırılırken, çalışanlar arasında ücret dengesizliği ve çalışma güvencesi ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.
Demokrasiden bahsedenler, 28 Şubat sürecinden bahsedenler 28 Şubat sürecine rahmet okutur hale geldiler.
Bağımsız olması gereken yargı idarelerin malikhanesi veya mahkemesi gibi çalışmakta, sağlık çalışanları hem idari hem de adli yönden mağdur edilmektedir.
Bu örnekleri daha da çoğaltmak mümkündür.
Kendimden bir örnek verecek olursak; Sivil toplum kuruluşu başkanı olarak DÜZCE KAMU HASTANELER BİRLİĞİ BAŞKANI ( GENEL SEKRETERİ ) TARAFINDAN SENDİKAMIZIN İSİM BENZERLİĞİ YÜZÜNDEN PARALELCİ (CEMAATCİ) OLARAK LANSE EDİLİP KURUM İÇERİSİNDE SÜREKLİ YER DEĞİŞİKLİĞİNE MARUZ BIRAKILDIM
YASAL OLARAK KULLANILMASI GEREKEN SENDİKAL İZİNLERİMİ DAHİ KULLANDIRMAYAN BASKICI VE MOBBİNGCİ BİR ZİHNİYETLE KARŞI KARŞIYAYIZ.
Yukarıda da görüldüğü gibi sağlık çalışanları en fazla mobbingi, sözel ya da duygusal şiddeti Sağlık Bakanlığı ve taşra teşkilatının yöneticilerinden görmektedir.
SAĞLIK ÇALIŞANLARI SAĞLIKSIZ VE MOBBİNG DOLU İŞ YERLERİNDE YAŞIYOR.
SAĞLIK BAKANLIĞININ MOBBİNG UYGULAMADIĞI HUZURLU ORTAMI SAĞLIK ÇALIŞANLARINA DİLİYORUM.
Saygılar sunarım
Hüseyin AYHAN
AKTİF SAĞLIK-SEN
GENEL BAŞKANI