SAĞLIK
Mobbingçileri! Devlet Ve Yasalar Koruyor
Ülkemizde mobbing’e (psikolojik tacize) uğrayan sağlık çalışanlarının çaresiz ve korumasız olduğunu hiçbir kurumun mobbinge maruz kalan kişileri korumadığını üzülerek görmekteyiz. Devlet ve idarenin bu konudaki adımları AB normları doğrultusunda ….mış gibi yapılan prosedür ve göstermelik işlerdir.
Mevcut durumda; Devlet Memuru olarak çalışanlarının Mobbingle başa çıkması çok zor hatta imkansızdır. Ben burada sağlık çalışanları açısından örnek bir çalışmayı ortaya koymak isterim. Diyelim ki Mobbing mağdurusunuz geçtiniz telefon başına ( hani ülkemizde her şey her var olduğu ifade ediliyor’ya…) başladınız şu önemli numaraları aramaya;
ALO 184 hattını ararsanız hasta yakını ile personel arasında yaşanan kurumsal olaylarda vatandaşın şikayetini alıyor yani VATANDAŞ İHBAR HATTI,
ALO 113 BEYAZ KOD; Sağlık Çalışanı ve vatandaş arasında yaşanan şiddet olayı yada darp-cebir olaylarında işlem yapıyor. Aradınız SADECE ŞİDDETE UĞRAYAN SAĞLIK PERSONELİNE DESTEK VERİLİYOR,
ALO 170 HATTINI ARADINIZ VE DİREK ALO MOBBİNG HATTI olarak geçiyor. Ama sadece 4857 iş kanuna bağlı özel sektörde çalışan kişilerin MOBBİNG’e maruz kalması olaylarıına bakıyor. KAMU ÇALIŞANINA HİZMET VE DESTEK VERMİYOR!
SAĞLIK BAKANLIĞI SAĞLIKTA BULUŞMA NOKTASI (SBN): Yazı yazdınız Web üzerinden Gönderdiniz. Sağlık Personeli ile idareler arasındaki sadece şikayetleri alıyor ve idarelerden savunma istiyor. Hepsi o kadar. Bu kapsamda öncelikle, suç işleyene SEN SUÇ İŞLEDİN Mİ? diye soruyor. Maalesef burası da Mobbing noktasında destek olmuyor.
ALO 150 BİMER BAŞBAKANLIK İLETİŞİM MERKEZİ ise sadece kurumsal şikayeti alıp valiliklere gönlendiriyor. Burada da Mobbing desteği yok.
Öncelikle şunu bilmek gerekiyor; Mobbinge uğrayan sağlık personellerine destek veya hizmet veren bir kurum ülkemizde maalesef yoktur.
PSİKOLOJİK DESTEK ALMAK GEREKİYOR; Sağlık Bakanlığı kurumlarında Psikiyatrik destek almak için psikiyatri uzmanına müracaat eden sağlık personeli buradan da destek alamıyor. Çünkü Mobbingçi idare psikiyatri uzmanını arayarak sağlık çalışanının psikiyatriden tedavi almasını engelliyor. Ne yazık ki sağlık çalışanı sağlık hizmeti verirken kendi sağlık sorunu ile ilgili hizmet alamıyor ve dışarıdan psikolojik destek alıyor.
Diyorsunuz ki YARGIYA GİDERİM; Maalesef burada da sıkıntı var. Sağlık çalışanı kendine tüm bu yapılanları şahitlendirip evrakla ispat edebilirse! EVET YARGI’DA SONUÇ ALMA İHTİMALİ VAR. ANCAK MOBBİNG KONUSUNDA ADLİ DEĞİL İDARİ YARGIYA GİDEBİLİYORSUNUZ.
Nasıl Hala Mobbing Davası Açmaya Niyetlimisiniz?
BENİM NACİZANE ÖNERİM Anayasamızın 17. ve 49. maddesi ile TCK nın 257. maddesi üzerinden idareye görevi kötüye kullanmak suçundan dava açmaktır. Sonrasında Mobbing davasına gitmek daha mantıklı olacağını düşünüyorum bu benim fikrim.
Yargıtay’ın 2012’deki bir içtihatı ile mobbing (MOBBİNGÇİ) yapan kamu görevlilerini idari yargı zırhına büründürerek işyerinde psikolojik tacize yaptırım uygulanmasını güçleştirdi. Gelin konuyu biraz daha detaylandıralım. Kamu-özel sektörü ayrımı olmaksızın performans baskısı ve rekabetin günden güne arttığı çalışma yaşamında, işyerinde psikolojik taciz anlamına gelen “mobbing” kavramı sıkça gündeme otursa da Ülkemizde 5237 sayılı TCK ve 657 SAYILI DMK’da MOBBİNG SUÇUNUN TANIMI VEYA KARŞILIĞI YOK!
Mobbing kavramı “iş yerinde bir ya da daha fazla bireyin hedef aldıkları bir kişiyi uzun vadede sistematik olarak uyguladıkları düşmanca davranışlarla çaresiz ve savunmasız bırakarak yıldırmasını” ifade ediyor. Fiziksel tacizin aksine, mobbing gözle görünüp elle tutulması oldukça güç ve uzun vadeye yayılmış bir taciz türü bu nedenle de mobbing mağduru olan birin şikâyetini hukuki olarak kanıtlaması bir hayli zor. Yine de son yıllarda bu konunun daha bilinir hale gelmesiyle işyerinde sistematik psikolojk tacize maruz kaldığını söyleyen birçok kişi mobbing şikâyetiyle tazminat davası açmaya başladı. 2006’da bu yana dava açan mağdurlardan kazananlar da oldu.
Mobbing Mağduru Devlet memuruysa işi daha da zor. Çünkü; Yukarıda da bahsettiğim gibi devlet memurları için süreç çok ağır ve meşkatli işliyor.
Maalesef; Üzülerek belirtmeliyim ki! Kamuda çalışanların mobbing şikâyetini kanıtlayıp sonuç alması daha çetrefilli bir süreç. Zira devlet memurlarının mobbing mağduriyeti halinde izleyecekleri hukuki süreç konusunda Yargıtay daireleri arasında görüş farklılıkları bulunuyor. Özel sektörde çalışanlar mobbing davasını adli yargıda açabiliyorlar. Yargıtay 3. ve 9. Hukuk Dairelerinin mobbing’i “kişisel suç” olarak gören ve davaların adli yargıda açılmasını uygun bulan içtihat kararları bulunuyor. Ancak Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, bileşiminin büyük ölçüde değiştiği 2012 yılında aldığı karardan beri, mobbing’den şikâyet eden devlet memurlarına idari yargı yolu gösteriliyor.
"Cezayı devletin üstlenmesi teşvik gibi" Bilindiği üzere “İdari yargı davaları, devlet organlarının şahıslara hizmet verirken ifa ettiği iş ve işlemlere ilişkin kusura dayalı olarak devlet ve/veya vatandaşın gördüğü zararlarının telafi olarak nitelendirilir.
Oysaki Mobbing; bir ‘hizmet kusuru’ değil, kişinin iş ilişkisi içinde olduğu kişiye karşı kasıtlı olarak işlediği kişisel bir suçtur” bunun böyle değerlendirilmesi esastır. Bu hali ile mobbing’i (Mobbingçi) uygulayanlara karşı adli yargıda dava açılamamasının, idari yargıdaysa cezaların devlete ödettirilmesinin, bu suça karşı caydırıcı bir yön bırakmamaktadır. Devlet idarecisini mobbing suçu işlemeye teşvik ediyor. Sen yap kaybedersen de ben öderim diyor.
Daha vahimi mobbing mağduru şahit dinletemiyor. Bu durum mobbing davalarının idari mahkemelerde adil bir şekilde görülüp çözüme kavuşturulmasının teknik açıdan mümkün gözükmüyor. Bunun en önemli nedenlerinden biri, mobbing mağdurunun idare mahkemesindeki bir davada uğradığı muameleyi kanıtlamak için tanık dinletme olanağından yoksun olması. Zira 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’na göre, idare mahkemelerin yargılama usulleri arasında tanık dinletme yer almadığını görüyoruz. Oysa mobbing eyleminin en önemli delili, tanık beyanları ve yazılı ve görsel delillerdir.
Yaşanan mağduriyeti somut bir şekilde ortaya koyacak bu iki müessese idari yargıda işletilmediği de dikkate alınırsa “İdari yargıda açılan bir mobbing davası hiçbir zaman hakkaniyete uygun olarak hukuki çözüme kavuşması beklenemez. Bilidiği üzere idari yargı her zaman resmi belgeler üzerinden davalara bakarken davalarda çözüme odaklandığı tek nokta resmi evraktır.. Mobbing konusu öyle bir suç işleme şeklidir ki, hiçbir kamu görevlisi istisnalar hariç MOBBİNGÇİ işlediği bu suçun altına imza atmaz yani Mobbing fiillini resmi belge ile asla yapmaz. Mobbinge Urayan Mağdura ‘Mademki mağdurum, getir resmi belgelerini ispat et’ demek, suya yazı yazmak yada ‘Sen bu davayı niye açtın,demektir.
Ülkemiz’deki Kamu Kurumlarında yürütülen idari soruşturmaların %99’u güçlülerin zayıfı ezdiği, yok ettiği, güçlüyü haklı çıkaran bir müessese halinde karşımızda duruyor. Suç duyurusunda bulunuyorsunuz, haklı iken haksız olup 657 DMK nın 125 maddesi gereği cezalarla karşı karşıya bırakılıyorsunuz. Adaletin olmadığı sadece gücün esas alındığı durumlar nedeni ile Mobbing mağdurları hakkında açılan soruşturmalar, yine başlı başına bir soruşturma mobbing’ine dönüştüğüne şahit oluyoruz.
Maalesef Türkiye’de her şey AB Normları doğrultusunda …mış gibi atılan adımlar ve tamamen göstermelik. Yasal boşluklar ve siyasi erkin işin içinde olması nedeni ile maalesef ülkemizde sağlık camiasında Mobbinge uğrama oranı %74 tür.
BİR ÜLKEDE CUMHURBAŞKANI BİLE ÇIKIP ADALET İSTİYORUM! ADALET!
DİYE FERYAT EDİYORSA VATANDAŞ OLARAK BİZLERE KONUŞACAK PEK BİR ŞEY KALMIYOR.
Bu ülkede yaşadıklarımız, duyduklarımız ve gördüklerimiz her geçen gün hüznü bilinç altına işliyor. Artık Devletin adil ve adaletli olması davaların sadece idari mahkemelere değil yöneticiler hakkında İdari yargı yoluna başvurmasının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Yoksa her şey göstermelik olmadan öteye gidemez.
HÜSEYİN AYHAN
AKTİF SAĞLIK-SEN
GENEL BAŞKANI