SINAVLAR
KPSS tercihlerinde nitelik kodlarının önemi
Bazen kurumların atama yapacakları kadrolar için istedikleri nitelik kodları adayları doğrudan etkilemektedir. Binlerce aday devre dışı kalabilmekte veya yarışa binlerce aday katılabilmektedir. Bu yazımızda bu konuyu bir örnek üzerinde açıklamaya çalışacağız.
Bilgisayar Programcılığı bölümü mezunları ilgi bekliyor
Bizler Önlisans Bilgisayar alanı mezunları olarak KPSS'de devletin açtığı kadrolara “3249” alan koduyla tercihler yapmaktayız. Benim ve benim gibi bilgisayar mezunu olan arkadaşlarımın ortak sorunu normal şartlarda bizlere ayrılması gereken “VHKİ, Bilgisayar İşletmenliği” gibi yetkinlik isteyen kadroların “3001” koduyla bu alanda eğitim almamış herhangi bir Önlisans programı mezunu olan kişilere açılması ve bunun yanında özellikle formalite kurslarla “Bilgisayar İşletmenliği Sertifikası” almış kişilere bu kadrolara tercih hakkı tanınması.
Önlisans mezunlarının KPSS tercihleri yaparken tercih ettikleri kadro veya pozisyonların karşısında yer alan nitelik kodları arasında “3249” kodu da bulunmaktadır. Bu kodun açılımı ise; “Bilgisayar Programcılığı, Bilgisayar Programcılığı (İnternet), Bilgisayar Programlama, Bilgisayar Teknolojisi ve Programlama, Bilgisayar Operatörlüğü veya Bilgisayar Operatörlüğü ve Teknikerliği, Bilgisayar ve Enformasyon Sistemleri, Bilgisayar Donanımı önlisans programlarının birinden mezun olmak.”
Rasyonel olarak bakıldığı zaman kamu kurumlarının atama yapacağı VHKİ ve Bilgisayar İşletmenliği kadroları için 3249 kodunu kullanmaları daha uygun görülüyor. Ancak, gerekli sertifikaya sahip önlisans mezunlarının KPSS için nitelik kodları arasında yer alan “3001” kodunu aramaları da mevzuata uygundur. Bu nitelik kodunun açılımına bakıldığında;“Meslek yüksekokullarının herhangi bir programından mezun olmak” ifadesini görüyoruz. Burada önemli olan husus Devlet Personel Başkanlığı'nın 3001 kodunu zorunlu tutup tutmadığıdır. Tercih kılavuzlarına bakıldığı takdirde “3001” kodu zorunlu değildir. Dolayısıyla hangi nitelik kodunun tercih edileceği hususu kamu kurumlarının takdirindedir. Kamu kurumların bu konuda doğru tercihte bulunacağına inanmak zorundayız diye düşünüyorum. Biraz Nasreddin Hoca misali sen de haklısın, sen de haklısın oldu ama, maalesef elimizden başka bir şey de gelmiyor.
Nitelik kodları adaylar açısından niçin önemli?
Tercih edilecek kadronun karşında yer alan “3001” koduna göre binlerce aday bu kadro veya pozisyonu tercih edebilecekken kadronun karşına “3249” kodu konulduğu takdirde o kadroyu tercih edecek aday sayısı bıçak gibi kesilebilmektedir. İşte, kadroların karşısında yer alan “3001” veya “4001”nitelik kodları torba misalidir ve tercih yapabilecek aday sayısını arttırmaktadır.
Bu nedenle daha önce benzer bir nitelik kodu olan 4001 koduyla ilgili olarak Devlet Personel Başkanlığının ısrar etmemesi gerektiğini ifade etmiştik. Nihayetinde “3001” kodu ile “4001” kodu mantık olarak aynı amaca hizmet etmektedir.
Bu yazımızda özetle şu ifadelere yer vermiştik; “Önerimiz lisans mezunu personel almayı planlayan kurumlarının Devlet Personel Başkanlığı'nca yayınlanmış olan kod kılavuzundaki hüküm gereğince “Herhangi bir Lisans Programından Mezun Olmak” şartını koymaya zorlanmamasıdır. Aksi durumda kurumların ihtiyaçlarına uygun ve kalıcı personel istihdamları zorlaşacaktır. Bu hükmün kod kılavuzundan çıkarılması zor olmasa gerektir.”
Görüleceği üzere, yıllar önce benzer bir konuda görüşümüzü ifade etmiş, belirli bir süre sonra Devlet Personel Başkanlığı 4001 kodundaki ısrarından vazgeçmiş ve nitelik kodunu kamu kurumlarının takdirine bırakmıştı. Önemli olan lisans mezunlarında olduğu gibi önlisans mezunlarında da “3001” koduna kurumların zorlanmamasıdır ki böyle bir zorunluluk yoktur.
“Paralelciler” ve destekçilerine verdiğimiz pratik bilgiler işe yaradı
30 Mart seçimlerinden sonra bazı bakanlıklarda zoraki de olsa görevden almalar hızlandırılmak zorunda kalınmıştı. Daha önceki yazımızda zoraki görevden almaları başlatanlara faydalı olacağını düşündüğümüz bazı pratik bilgiler vermiştik. Bu bilgilerimizin işe yaradığı görülmeye başladı. Çünkü, görevden alınanlar hakkında yapılması gereken bir çok işlem yapılmadığı için Anayasa Mahkemesi kararından sonra ilgililer mahkeme kararlarıyla görevlerine dönmeye başladılar. Bu önerileri isterseniz hatırlatalım ve hangilerine uyulduğunu gösterelim.
Öneri 1- “Görevden alacağınız bürokratların ellerinizde istifa dilekçeleri olsa dahi bunları sakın işleme koymayın. İşleme koyarsanız yıllarca kardeşane çalıştığınız ve birçok sırrınıza vakıf olan kişiler mağdur olabilirler. Malum, göreve atama yapılırken üst düzey bürokratlardan genellikle peşinen istifa dilekçesi alınır.” Bu öneriye birçok kamu kurumunda harfiyen uyulduğunu görüyoruz.
Öneri 2- “Görevden almalarda mutlaka bu kişilerle çalışmak istediğinizi ama talimatın Başbakan'dan geldiği için yapacağınız bir şey olmadığını söyleyin. Yani kötü adam olarak mutlaka Başbakan'ı gösterin. Ne diye siz kötü adam olasınız. Zaten, paralel yapının hedefinde sadece Başbakan var. Ne diye bir de siz kötü adam olasınız.” Bu öneri de büyük oranda tutuldu.
Öneri 3- “Görevden aldığınız kişiler sizin için vazgeçilmez nitelikteyse mutlaka dava açtırın. Hiç çekinmesinler. Ha bu arada görevden aldığınız kişilerin kadrolarını boş bulundurun. Niçin boş tuttuğunuz sorulacak olursa nitelikli eleman bulamadığınızı söylersiniz.” Bu öneriye de uyulduğu görülüyor. Görevden alınanların birçoğu dava açtı ve sonuçlar gelmeye başladı bile.
Öneri 4- “Görevden aldığınız ve görevden alındığı için dava açanlar hakkında kusurları olsa dahi sakın ola ki soruşturma açtırmayın. Alimallah sonra bütün sırlarınızı ifşa ederler.” Görünen o ki bir iki istisna dışında soruşturma açan çıkmadığı için dava açanlar dönmeye başladı.
Öneri 5- “Daha önce görevden alınan Milli Görüş kökenliler hakkında yapıldığı gibi bunlar hakkında da soruşturma açar ve sıkıntıya sokarsanız, onlar da sizi yıpratırlar. Ne gerek var, durduk yerde sıkıntıya düşmeye. Davayı kazanırlarsa kazansınlar, zaten davaları takip edecek abileri olduğu için kısa sürede de yürütmeyi durdurma kararı alırlar, siz de mahkeme kararı gereğince göreve başlatırsınız. Zaten gönüllü olarak onları görevden almadığınız için suçu Başbakan'ın üzerine atarsınız olur biter.” Bu öneri de büyük oranda tutuldu.
Öneri 6- “Görevden aldıklarınızdan yüksek ek göstergeden faydalanmasına çok az bir süre kalanlar için izin ve rapor kullandırarak altı aylık süreyi tamamlattırabilirsiniz. Nitekim insanlık bunu gerektirir. Bunca süre acı ve tatlı birçok anınız geçmiştir. Malum ek göstergeden faydalanmak için en az altı ay çalışma zorunluluğu, makam tazminatından faydalanmak için de 2 yıl çalışma zorunluluğu bulunmaktadır.” Bu öneri de büyük oranda tutuldu.
Öneri 7- “Görevden aldıklarınızın ilgili kurumlarınızda veya başka kurumlardaki yönetim ve denetim kurulu üyeliklerine sakın dokunmayın. Hatta bunların bu görevlerini bahane ederek altlarına makam araçları verin. Aman ha bunların bu görevlerine dokunmayın ve mevzuatta yazan «yönetim kurulu üyelerinin atandıkları usule göre görevlerinden alınabilirler» hükmünü hiç dikkate almayın. Soran olursa da mevzuatta bu görevler için süre belirtildiğini ifade edin. Hatta elinizin altındaki paralel hukukçulardan da destek alabilirsiniz.” Takip edilenler dışında bu öneriye de büyük oranda uyuldu.
Öneri 8- “Hatta görevden aldığınız müsteşarlara veya üst düzey görevlilere yönetim kurulu üyesi oldukları genel müdürlüklerde veya başka kurumlarda bir oda tahsis ettirin ve faaliyetlerine buradan devam etsinler. Ne olacak sanki, İnsanlık öldü mü? Ha bu arada tekrar hatırlatalım, görevden alınanlar, makam araçlarına ve diğer ayrıcalıklara alıştıkları için sakın ola ki bunların makam araçlarına, sekreterlerine ve diğer ayrıcalıklarına ses çıkarmayın. Yoksa Başbakanlık Müşaviri veya Bakanlık Müşaviri yaptığınız paralelciler nerede oturacaklar? Bilmeyen varsa anlatalım; Bakanlık veya Başbakanlık Müşavirlerinin makam araçları ve özel sekreterleri yoktur. Bir de istisnalar dışında birkaç müşavir bir arada oturuyor. Alışkın olmayanlar sıkıntı çekebilirler.” Bu öneri de ciddi bir yankı buldu. Diğer iki öneri ise Anayasa Mahkemesi'nce verilen kararla işlemez hale geldi.
Doğrusu önerilerimin bu kadar yankı bulacağını ben de tahmin etmiyordum. Demek ki attığım taş ürküttüğüm kurbağaya değmiş. Anlattıklarımı tersinden anlamayın demiştim ya inanın kimse tersinden anlamamış. Ha bu arada bütün ısrarlara rağmen hiçbir şey olmamış gibi paralel yapının değirmenine yıllarca su taşıyanlara dokun(a)mayanlar da var. Ne diyelim helal olsun! Ahmet Ünlü Yeni Şafak