EMNİYET
İl Emniyet Müdürü 17 saat kayboldu
17 Aralık'tan bir gün önce "Ortadan kaybol" telefonu alan, dönemin Emniyet Müdürü Çapkın ise 17 saat boyuca sırra kadem bastı
Türkiye, geçen yıl tarihinin en karanlık darbe girişimlerinden birine sahne oldu. Yurtdışındaki karanlık güç odakları, 'yolsuzluk ve rüşvet operasyonu' adı altında, seçilmiş hükümete karşı Paralel Yapı'nın yargı mensupları ile polislerini kullanıp darbe girişiminde bulundu. Ancak bu girişim, hükümetin aldığı önlemler ve milletin sağduyusu ile bertaraf edildi. Geçen bir yılda devlet içinde yuvalanmış Paralel Yapı'nın pek çok unsuru deşifre oldu. SABAH, bu yazı dizisinde 17-25 Aralık tarihlerinde gerçekte neler yaşandığını ortaya koyacak. İşte 17-25 Aralık darbe girişiminin, hiç yazılmamış gerçek öyküsü...
16 ARALIK 2013 SAAT: 18.00
İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'ın cep telefonu çaldı. Telefondaki ses tanıdıktı. Doğrudan konuya girdi. "Yarın sabah Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı tarihe karışacak. Yargı ve polis gerekli hazırlıkları yaptı. Telefonunu kapat ve kaybol." Duydukları karşısında şoke olan Çapkın "Çıldırdınız mı siz? Söylediklerinizi yapacağımı nasıl düşünürsünüz" dedi ve hiddetle ekledi: "Türkiye Cumhuriyeti bir devlet terbiyesiyle yönetilir..." Telefonun ucundaki ses Çapkın'ın hiddetine rağmen sakin bir ses tonuyla, Emniyet Müdürü'ne şu tehditleri savurdu: "Sayın Çapkın ailenden birinin, kimlerle neler yaşadığını sen de biliyorsundur. Bu bilgi ve görüntüler bizim elimizde de mevcut. Sen dirensen de direnmesen de bu operasyon olacak. Türkiye'de bir devrin suçlularından biri olarak cezalandırılıp insan içine çıkamayacak hale gelmek istemiyorsan bugün mesai saatinden sonra telefonunu kapat ve ortadan kaybol!"
17 ARALIK 2103 SAAT: 05.00
Ankara'da Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın, İstanbul'da ise İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu ile Halkbank Genel Müdürü, işadamı Ali Ağaoğlu, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir ve İranlı İşadamı Rıza Zarrab'ın evleri ardı ardına eşzamanlı operasyonlarla basıldı. Bakanlar içinde, operasyondan ilk haberdar olan saat 06.00'da İçişleri Bakanı Muammer Güler oldu. Oğlu Barış Güler'in kendisini arayıp, "Baba polisler evi bastı" demesi üzerine Güler hemen bilgi almak için İstanbul Emniyet Müdürü'nü aradı. Ancak hiçbir telefon numarasından ulaşılamadı.
ANKARA SAAT 09.00
Emniyet Müdürü'ne ulaşamayan İçişleri Bakanı, saat 07.00'de İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'yu aradı. Çapkın'a Vali Mutlu da dahil olmak üzere o gün 17 saat boyunca hiç kimse ulaşamadı. Saat 07.30'da Paralel Yapı'nın medya organları, operasyon haberlerini vermeye başladı ve kamuoyu oluşturmaya başladı. Operasyonun detaylarını öğrenen o dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, operasyona operasyonla yanıt verdi. İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya gerekli talimatları verdi: "Müdür yarın sabaha kadar görevinin başındaymış gibi dursun. Müdahil olmayın. Müdürün neden ortadan kaybolduğunu öğrenip gereğini yapın." Paralel medya, Türkiye gündemine bomba gibi düşen operasyonun dalga dalga yayılacağını duyurup asıl hedefin Bilal Erdoğan olduğunu işlemeye başlarken, Başbakan Erdoğan, Ankara'da kendisine en yakın çekirdek kadroyu toplayıp hareket stratejisi belirledi. Operasyonların devam edeceği bilgisine ulaşan Erdoğan, ikinci hamleyi yaptı ve operasyonlara çifte denetim getirdi. Bir önceki operasyonu başsavcıdan gizleyerek yapan savcı ve polislerin, Emniyet Müdürü ile başsavcının onayı olmadan yeni bir operasyon yapmasının önüne geçildi.
İSTANBUL SAAT 11.30
Saat 11.30'da Emniyet Müdürü Çapkın gizlendiği adresten çıkıp Emniyet'teki makamına gelirken kendisine operasyondan bilgisi olup olmadığını soran gazetecilere bilgisi olmadığını ima eden açıklamalar yaptı. Saatler 15.00'i gösterdiğinde Emniyet'e giriş çıkışlara kontrol getirildi. Operasyonu gerçekleştiren ekiplerden bir kısmı emniyetin avlusunda toplanıp yüksek sesle, "Bunun ucu mesleğimize de, ömrümüze de dokunsa devamını yapacağız" diye bağırarak, etrafa gözdağı verdi. Paralel medya ve onların yönlendirmesiyle canlı yayın yapan bir kısım merkez medya, "büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu" anosuyla, darbe girişiminin başarıya ulaşması için tüm çabayı gösteriyorlardı. Peki darbe girişiminin yargı ayağındaki savcı ve hakimler uluslararası boyutları olan planın neresindeydi? 17 Aralık sözde soruşturmasını, kaçakçılık ve narkotik suçlar bürosu savcısı Celal Kara ile memur suçları savcısı Mehmet Yüzgeç yürütüyordu.
HAKİMLERİ AYARLADILAR
Koordinatör konumundaki isim ise İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Zekeriya Öz'dü. Öz, Ergenekon soruşturması kapsamında yürüttüğü Odatv soruşturmasında gazeteci Ahmet Şık'ın basılmamış kitabını toplatıp, gazeteci tutuklatınca özel yetkileri alınarak bu göreve atanmıştı. Operasyonun medya ayağını da eski Ergenekon savcılarından ve dönemin başsavcı vekili Fikret Seçen üstlenmişti. Eş zamanlı operasyonlar aslında 3 ayrı soruşturma dosyasıydı. Rıza Sarraf grubu, Fatih Belediyesi ve TOKİ grubu olarak yürüttükleri dosyaları, paket yapıp 17 Aralık sabahı topyekün saldırıya geçmişlerdi. Başsavcının operasyonlardan bilgisinin olmamasının nedeni de kısa sürede anlaşıldı. Özel ekip, başsavcıya bilgi vermediği gibi dosyayı UYAP'a bile girmemişti. 16 Aralık Pazartesi günü gözaltı kararlarını imzalayan nöbetçi hakim Cemil Gedikli idi. Gedikli, Ergenekon sanığı Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin telefonuna, emniyette Hizbut-Tahrir üyesinin rehberinin yüklenmesi olayında yargılanan polis memurunu beraat ettirmişti. Başsavcıya bilgi vermeyen, aylarca dosyayı UYAP'a yüklemeyen özel ekip, işini her açıdan sağlama almıştı.
İHANET NÖBETLERİ...
Aralık ve ocak ayı nöbet çizelgesi operasyon takvimine göre ayarlandı. Operasyonunun 3'üncü dalgasının planlandığı 31 Aralık 2013 ve 5 Ocak 2014 arasındaki nöbetçi hakim çizelgesi; arama, gözaltı ve tutuklama kararı verebilecek olanlardan seçildi. Operasyon planlandığı gibi işleseydi, Türkiye yeni yıla üçüncü dalga operasyon haberleriyle girecekti.
31 Aralık için Ali Efendi Peksak nöbetçi hakim görevlendirildi. Peksak, Balyoz davasında karşısına gelen 34 askerden 33'ünü tutuklayarak rekor kıran hakimdi. Aynı gün nöbetçi olan diğer hakim Oktay Açar ise Odatv davasında polisin sahte isimle dinleme talebine olur veren hakimdi.
4 Ocak'ta nöbetçi yapılan hakim Cemil Gedikli, operasyonunun birinci dalgasının kararını vermişti.
5 Ocak'ta ise, Balyoz davasında toplu tutuklama kararı veren Davut Bedir ile Murat Üründü görev yapacaktı.
GÖREVDEN ALINDILAR
18 Aralık sabahı 71 kişilik gözaltı listesinin tamamlandığı bilgisi, saat 05.00'te paralel medya ile kamuoyuna duyuruldu. Gözaltındaki isimlerin sorgusuna başlandı. Avukatlar müvekkillerinin, soğuk nezarethanelere konup taciz edilerek maddi ve manevi işkenceye tabi tutulduklarını açıkladı. Saat 10.00'da operasyonları düzenleyen Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı ile Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi Ardıç, Emniyet Genel Müdürlüğü iç hizmet kanuna aykırı davranmak ve üstlerinden habersiz operasyon düzenlemek suçlamasıyla 5 şube müdürüyle birlikte görevden alındı. Saat 12.00'de de İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın görevden alındı. Karardan yarım saat sonra personele veda etmeden emniyetten ayrılan Çapkın, emniyet çıkışında basına, "Merkeze alındım. Nasıl geldiysek öyle gidiyorum. Biz devlet memuruyuz. Vatana millete hayırlı olsun" demekle yetiniyordu. sabah