EMNİYET
Güler'den 'polis maaşı' açıklaması
İçişleri Bakanı Güler; emniyet personelinin özellikle polislerin çalışırken aldıkları maaşlarla emekliyken aldıkları maaşlar arasında büyük farklılıklar olduğunu bildiklerini kaydetti.
15 Kasım 2013, Cuma
-İçişleri Bakanı Güler:
-"(Günübirlik kiralanan yerler) Şimdi biz bunlara bir şey getiriyoruz. Burası iş yeri çalıştırma ve ruhsatları yönetmeliğine göre ruhsata tabi tutulacak. Eğer öğrenci yurdu olarak kullanılıyorsa, yurtlarla ilgili şartlara haiz olacak. Ama polisin kesinlikle 'buralarda kız mı kalıyor, erkek mi kalıyor karışık mı kalıyor' şeklinde kontrolü söz konusu değil, böyle bir şeye niyetimiz de yok böyle bir uygulamamız da yok"
-"Öğrenci evleri görüntüsünde terör örgütlerinin yapılanmasını ifade eden yerlerde, mesala birinde 85 kişi yakalandı 31'i bayan. Ben orada terör faaliyeti olduğu için söylüyorum"
-"Asla dokunulmazlıkları ihlal etme gibi veya kişilerin özel hayatlarına mahremiyetlerine girmek gibi bir niyetimiz yok. Böyle bir uygulamanın da kanunsuz olduğunu söylüyorum"
-"Jandarmanın sicil, terfi, atama, disiplin gibi konularında İçişleri Bakanlığı ve mülki idare amirlerinin daha etkili olabileceği bir konuma gelmesi için kanuni çalışmalar yapılıyor"
TBMM (AA) - İçişleri Bakanı Muammer Güler, günübirlik kiralanan evlerle ilgili "Şimdi biz bunlara bir şey getiriyoruz. Burası iş yeri çalıştırma ve ruhsatları yönetmeliğine göre ruhsata tabi tutulacak. Eğer öğrenci yurdu olarak kullanılıyorsa, yurtlarla ilgili şartlara haiz olacak. Ama polisin kesinlikle 'buralarda kız mı kalıyor, erkek mi kalıyor karışık mı kalıyor' şeklinde kontrolü söz konusu değil, böyle bir şeye niyetimiz de yok böyle bir uygulamamız da yok" dedi.
Güler, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, İçişleri Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının 2014 yılı bütçesine ilişkin milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Güler, önümüzdeki günlerde bir genelge çıkaracaklarını, apart dairelerin öğrencilerin yurt veya pansiyon hizmetlerine tahsis edilmesi gibi çarpık bir uygulama olduğunu söyledi.
Bazı belediyelerin bakanlığa olan şikayetlerinde bu tür yerlere ruhsat veremediğini bakanlığa bildirdiğini kaydeden Güler, "Bir yurt veya pansiyon yapacaksanız onun yönetmeliği var, şartları var. Bir, kat ve ofis hizmetleri, sağlık koşulları, imar durumu, yangından koruma mükellefiyetleri, kat maliklerinin izni gibi önemli şartları var. Buna uymamak için bir de ayrıca işin vergi boyutu, kayıt dışı. Bakın internetten günlük olarak baktığınızda binlerce tek odalı günlük kiralama, 3 saatlik 5 saatlik kiralama gibi, bir çok suçlarında buralarda işlendiğine dair elimizde kanıtlar var. Bunların öğrenci evleriyle bir ilgisi yok" diye konuştu.
Öğrencilerin pansiyon veya yurt halinde buraları kullanması halinde de devletin burada müdahale sorumluluğu olduğunu belirten Güler, şöyle devam etti:
"Şimdi biz bunlara bir şey getiriyoruz. Burası iş yeri çalıştırma ve ruhsatları yönetmeliğine göre ruhsata tabi tutulacak. Eğer öğrenci yurdu olarak kullanılıyorsa, yurtlarla ilgili şartlara haiz olacak. Ama polisin kesinlikle 'buralarda kız mı kalıyor, erkek mi kalıyor karışık mı kalıyor' şeklinde kontrolü söz konusu değil, böyle bir şeye niyetimiz de yok böyle bir uygulamamız da yok. Bu tip yerlerdeki kayıt dışılığı önlemek anlamında elbette devletin bir tedbir alması, eğer burada bir hukuki boşluk varsa, bunuda düzelmesi görevidir."
Terörle ilgili suçların önlenmesi konusunda polisin elbette bu tip yerlerde denetim yapabileceğine dikkati çeken Güler, "Öğrenci evleri görüntüsünde terör örgütlerinin yapılanamsını ifade eden yerlerde, mesala birinde 85 kişi yakalandı 31'i bayan. Ben orada terör faaliyeti olduğu için söylüyorum. Bunlar hepsi yasa dışı faaliyetleri tespit edilmiş, şuanda da çoğu tutuklu olan örgütlerle ilgili söylüyorum. Ayrıca öğrenci evlerinden tamamen farklı olarak apart dairelerin bir çoğunda fuhuşla ilgili bir çok işlem yapıldı. Fuhuşa yer temini gibi, tabi bunlarla da mücadele de polisin görevleri arasında" diye konuştu.
Güler, "Asla dokunulmazlıkları ihlal etme gibi veya kişilerin özel hayatlarına mahremiyetlerine girmek gibi bir niyetimiz yok. Böyle bir uygulamanın da kanunsuz olduğunu söylüyorum. Hiçbir zaman da böyle bir talimatımız söz konusu değildir" dedi.
-Polislerin maaş durumu
Emniyet personelinin özellikle polislerin çalışırken aldıkları maaşlarla emekliyken aldıkları maaşlar arasında büyük farklılıklar olduğunu bildiklerini kaydeden Güler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Başbakanımız bu seneki iftar yemeğinde polislerimizin bu konuyla ilgili isteklerinin karşılanacağı konusunda bir ifadede bulundu. Tabiki bütçe imkanlarını bir hükümet dengesi içerisinde Türkiye'nin cari politikasını da göz ardı edemeyiz. Polislerin 2002 yılından bu yana aldıkları gelirlerde öncesine göre hem reel anlamda hem de miktar anlamında gerilemeleri söz konusu değildir. Ama yeterli değildir. Bizim bu konuda yaptığımız çıkardığımız rakamlar devletimizin bütçesine çok büyük yük getirmeyecek diye düşünüyoruz. En azından şu ek gösterge konusuyla emekliliklerine yansıyacak ödemelerde ben de İçişleri Bakanı olarak kendimi gerçekten sorumlu hissediyorum. Bu konuyu inşaallah çözersek yapılacak en büyük hizmet gibi değerlendiriyorum."
-"Bir üzüntümü ifade edeyim"
Güler, CHP İzmir Milletvekili Musa Çam'ın Hrant Dink ile ilgili sorusunu, "Siz zanlısınız dediniz, çok üzüldüm. Ben zanlı filan olmadım, hayatımda. Bilgi eksikliği var sizde, bilgi eksikliğinizi tamamlayın inşaallah o görüşünüzden sözünüzü geri alacağınızı bekliyorum. Bu konuları konuşmuyorum, ben fazla üzerine gitmiyorum. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, işleme konulmama kararı şahsımla ilgili, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararları hakkımda verilmiştir" şeklinde yanıtladı.
Çam'ın "Sayın Bakan mahkeme böyle bir karar verebilir. Biz bir canı konuşuyoruz'" şeklindeki sözü üzerine Muammer Güler, "Ben kimin zanlı olduğunu çok iyi biliyorum. Zanlı meselesini fazla kurcalarsan ben kimin zanlı olduğunu çok iyi biliyorum. Benim dönemimde olduysa (İstanbul valiliği) benimle ilgili bir şahsi sorumluluk varsa ben bunun sorumluluğunu yerine getirmeye hazırım. Ben de sana savcının verdiği kararı söylüyorum, ayıptır, Türkiye bir hukuk devleti, çok ayıptır. Sizi ayıplıyorum. Şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre yeniden incelemesi araştırılması yapılıyor" diye konuştu.
Güler, "Bütün soruşturmalara açık olduğumu söyledim, bununla ilgili eğer bir soruşturma sözkonusu ise de dokunulmazlığımın da kaldırılmasını kendim isteyeceğimi de yine TBMM Genel Kurulu'nda da ifade ettim" dedi.
-Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi
İçişleri Bakanı Güler, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, gelirlerinin artırılması anlamında bu hükümet döneminde çok önemli düzenlemeler yapıldığını söyledi.
Güler, "Toplum kalkınmasında gönül elçileri diye 2012'den beri yürüyen bir proje var. Burada gönüllülük anlayışının yaygınlaştırılması amacıyla hedef kitlesi olarak aldığı bu projede, Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın, Mülki İdareler Amirliği'nin, kamu kuruluşları, üniversiteler, özel sektör gibi gruplar içerisinde valilerimizin eşleri de özel bir görev aldılar. Bu toplantıların kesinlikle seçimle bir alakası yoktur. Mülki idare amirlerinin eşlerinin de sosyal projelerde görev almasının ne kadar etkili olduğunu gördük" açıklamasında bulundu.
-Valilerin davranışları
Bir kaç mülki idare amirinin yaptığı konuyu bütün mülki idare amirlerine yansıtmanın haksızlık olacağını vurgulayan Güler şunları kaydetti:
"Adana Valimizin bu şekilde bir diyaloğa girmesinin yanlış olduğunu, olmaması gerektiğini, şık olmadığını söyledim ve hakkında da inceleme başlattığımızı ifade ettim. Adana Valisi'yle ilgili olarak, önceki dönemde de hakkında yapılan isnatlarla ilgili olarak gerekli incelemeler yaptırılmıştı, bunların bir kısmının varid olmadığı, şu anda o iddiaları gündeme getirmek istemiyorum. Şu anda da valinin bu iddiaları öne süren kişilerle ilgili açtığı davaları devam ediyor. Bu iddiaların bir kısmı milletvekili arkadaşlarla bir kısmı basın mensuplarıyla bir kısmı da şahıslar ilgilidir.
Son olayla ilgili şunu da ifade etmek isterim. Şöyle yapıldığı için bunu yaptı, haklıydı demiyorum ama orada 10 Kasım törenlerinde malesef, törenlerin sukunet içerisinde saygınlığında olması gerekirken, bazı kişiler tarafından sloganlar atılmak suretiyle törenin mahiyeti malesef bozulmuş. Vali'ye yönelik, Başbakan'a yönelik değişik ifadeler olmuş. Bütün bunlar yapıldı diye haklı olduğunu söylemiyorum. Ama bunların da yapıldığını nazara alalım. 9 kişi hakkında Kabahatler Kanunu'na göre işlem yapıldığını, 1 kişi hakkında savcılık tarafından hakaret suçundan işlem yapıldığını söylüyorum. Bütün bunlara rağmen valinin vatandaşlarla böyle bir diyaloğa girmesi yanlıştır."
Eskişehir'deki olayda karşılıklı bir hakaret boyutu olduğunu belirten Güler, "Adli işleminin sürdüğünü, valimizin de böyle bir ifadede bulunmasının eksiklik olduğunu ifade etmek istiyorum. İlgili soruşturma devam ediyor bitmek üzere, mülkiye müfettişi görevlendirdik" dedi.
Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü gibi İçişleri Bakanlığı'nın bağlı kuruluşu olduğunu anlatan Bakan Güler, "Ancak jandarmanın sicil, terfi, atama, disiplin gibi konularında İçişleri Bakanlığı ve mülki idare amirlerinin daha etkili olabileceği bir konuma gelmesi için kanuni çalışmalar yapılıyor. Görev etkinliği anlamında şuanda hiç bir sorunun olmadığını tamamen önleyici kolluk hizmetleri ve adli kolluk hizmetleri olarak Emniyet Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı'ndan bir farkı olmadan hizmetleri yürüte geldiğini söylemek istiyorum. Kıyafetlerin değiştirilmesi de gündemde, onu da yerine getireceğiz. Jandarma Genel Komutanlığı'nın çok güzel eğitim tesisleri var. Elbetteki yıllar içeresinde çok başarılı hizmetleri olan bir kuruluştur" şeklinde konuştu.
Güler, bütün güvenlik birimleri personeline teşekkür ederek konuşmasına son verdi.
Daha sonra İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün bütçeleri kabul edildi.