GENEL
Danıştay 'vizesi'ne rağmen engel!
İstanbul Adliyesi önünde toplanan Başörtülü Avukatlar Platormu üyesi bir grup avukat adına açıklamayı, Danıştay 8. Dairesi'ne yaptığı ''Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) hazırladığı meslek kurallarının 20. maddesinin iptali'' talepli başvurusu, ''yürütmenin durdurulması'' kararıyla kabul edilen avukat Figen Şaştım yaptı.
Figen Şaştım, Danıştay'ın, avukatların başları açık görev yapacaklarına ilişkin düzenlemenin yürütmesini durdurduğunu anımsatarak, şunları söyledi:
''Bugün size başörtüsü mağdurları olarak yıllarca yaşadığımız haksızlığı, çektiğimiz eziyeti, uğradığımız ayrımcılığı, dışlanmayı, bize yapılan zulümleri anlatmayacağım. Çünkü hiçbir zaman intikam peşinde olmadık ve olmayacağız. Ancak yaşadığımızın küçük bir kısmını da olsa anlamak isteyenlere bir empati kurmalarını rica ediyorum. Düşünün 17 yıl boyunca eğitim ve öğrenim görüyorsunuz. Birçok zorlu sınavlar başarıyorsunuz. Ülkemizin en iyi fakültesinden mezun oluyorsunuz. Avukat oluyorsunuz. Ancak birileri hiçbir yasal mevzuata dayanmadan size, 'Avukatlık yapamazsınız, yasak' diyor. Peki bu yasağın süresi ne kadar? Bir yıl mı, beş yıl mı, on yıl mı? 'Hayır' diyor, 'ömür boyu'. Hukuk diliyle ifade edecek olursak, mesleğimiz açısından, biz müebbet hapse mahkum edildik. Yargılama yapılmadan, savunmamız alınmadan ve yargısız infazla.''
Bu karar adaletin tescilisi
Mesleğini 17 yıl süresince tam olarak icra edemediğini ve haklı olduklarını bildiği için asla yılmadığını, vazgeçmediğini belirten Şaştım, ''Marjinal değildik, bu ülkenin kadınını temsil ediyorduk. Bu duygularla bu davayı açtım. Hukukun üstünlüğünü ve vicdanı temsil eden Danıştay 8. Dairesi üyeleri bir karar verdi. Gecikmiş de olsa bu karar hukukun, hakkın, adaletin tecellisidir. Yargınını ise vicdanlarda aklanmasıdır'' dedi.
Şaştım, ''Yargı, bu kararıyla başta anayasa, kanunlara ve hukuka aykırı bir uygulamaya son vermiş oldu'' diye konuştu.
İdeolojiye kurban edilemez
Avukat Şaştım, uğradıkları haksızlık karşısında yanlarında durması gereken ilk kurumun Türkiye Barolar Birliği olması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
''Türkiye Barolar Birliği ve bir kısım barolar, neden böyle akıl almaz bir çelişki içine düşmüşlerdir. Bu sorunun bir tek cevabı var; ideolojik kaygılar. Yani anayasa, kanunlar çiğnenerek bizim haklarımız ihlal edilmiştir. Buradan bütün gücümle haykırmak istiyorum. Hak ve adalet, ideolojiye kurban edilecek kadar değersiz değildir. Eğer adaleti ve hakkı ideolojiye kurban ederseniz, haktan ve adaletten hiçbir şey eksiltemezsiniz. Ama bu davranışınız nedeniyle hak ve adalet döner, sizi ve ideolojinizi değersiz hale getirir. Bir hukukçu olarak elimize imkan geçse de bize zulmedene asla zulmetmeyeceğiz. Bize yargısız infaz yapana asla yargısız infaz yapmayacağız. Hakkı ve adaleti ideolojiye kurban etmeyeceğiz. Hiçbir zaman adaletten ayrılmayacağız.''
Mahkemede tutanakla tehdit edildim
Gazetecilerin, ''Karardan sonraki süreçte mahkemelere giremediğiniz oldu mu?'' sorusunu yanıtlayan Şaştım, şöyle konuştu:
''Önceki gün, Üsküdar 1. İş Mahkemesi'ne ve 2. İş Mahkemesi'nde duruşmalara katıldım. Ancak karara rağmen, Üsküdar 2. İş Mahkemesi hakimi tarafından duruşmaya girmemin tutanak altına alınarak baroya bildirileceği yönünde tehdit edildim. Haklı davamı ve kararı kendisine ibraz ederek bu yönde işlem yapılmasına engel olup duruşmaya girdim. Benim gibi meslektaşlarım da duruşmalara katılıyorlar.''
Yine verilen bu kararın ardından bir meslektaşının Kadıköy Sulh Ceza Mahkemesi'nde bir duruşmaya katıldığını ve hakimin karara rağmen meslektaşı hakkında tutanak tutarak İstanbul Barosu'na bildirdiğini belirten Şaştım, ''Bu hukuka aykırı bir işlemdir. Çünkü ortada yargının verdiği bir yürütmenin durdurulması kararı var. Bir mahkeme kararının hiçbir kamu kurum ve şahsiyeti tarafından uygulanmaması mümkün değil. Bu zaten kanunlar gereğince de görevi kötüye kullanma anlamına gelir'' dedi.