GENEL
Birçok Lider İİBF’li Ancak Mezunlar Mağdur
İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, geçmişi 1859 Osmanlı Mekteb-i Mülkiyesine dayanan, kamu kurumlarının memur ihtiyacını karşılamak ve devlet-vatandaş ilişkisini en iyi şekilde yürütecek kişileri yetiştirmek için kurulmuştur. Bugün 1.494.441 öğrencisi bulunan, her sene 107.573 kişinin kayıt yaptırdığı bir fakülte haline gelmiştir. (İİBF, İktisat Fakültesi ve İşletme Fakültesi, 2011-2012 Öğretim Yılı. Kaynak: ÖSYM) Giderek Fakülte sayısı artmaktadır zira; ÖSYM Kılavuzunda yer alan 199 üniversitenin 167’sinde İİBF-SBF-İktisat veya İşletme Fakültesi bulunmaktadır. 146 İİBF, 32 İşletme Fakültesi, 7 Siyasal Bilgiler, 2 İktisat Fakültesi, 2 Açık öğretim olmak üzere 189 Fakülte bulunmaktadır. (ÖSYM 2014 Kılavuzu) Yarım milyona yakın mezunuyla mağduriyet giderek büyümektedir. Örneğin; 2012 KPPS’ye giren 931.307 adayın yaklaşık 350.000’i İİBF’lidir. 2012-2014 ÖSYM merkezi atamalarında 1. atama döneminde İİBF’lilere 722, 2. atama döneminde 1781, 3. Atama döneminde 420, 4. atama döneminde 393 ve toplamda 3316 kadro verilmiştir. Bu sayılar salt İİBF bölümlerine ait değildir; Matematik, Endüstri Mühendisliği, İstatistik, Hukuk gibi bölümler de tercih yapabilmektedir yani saf İİBF kadrosu çok daha azdır.
Devlet Personel Başkanlığının 2013 açıklamasına göre, Hizmet Sınıflarının doluluk oranları, Eğitim-Öğretim Hizmetleri için %94.15, Sağlık Hizmetleri için %70.54, Genel İdare Hizmetleri için ise %58.67’dir ve boş olan %41.33’lük kısım yaklaşık 277.000 kadroya tekabül etmektedir. Ancak kadro dağılımında adil davranılmamaktadır, öğretmenlere bir seferde verilen 40.000 kadroyu İİBF’liler merkezi atamada 16 atama dönemi toplamında dahi alamamaktadır.
Uzmanlaşmanın hayati önem taşıdığı günümüzde liyakat esaslarına uyulmadan alım yapılması ise mağduriyetimizi arttırmaktadır. Örneğin; Maliye dersi almamış biri Maliye Bakanlığı’na; İş Hukuku, Sosyal Politikalar vb. dersi almayanların SGK’ya ya da hiç Vergi Hukuku, Maliye, Devlet Bütçesi gibi dersleri almayan kişiler Vergi Müfettişliğine; Bankacılık ve Yönetim hakkında ders alamayanlar da bankalara başvurabilmektedir ve bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Fakat İİBF mezunu Mühendislik, Öğretmenlik kadrolarına başvuramamaktadır.
Genel İdare Hizmetleri (GİH) Sınıfı “Kanunun kapsamına dâhil kurumlarda yönetim, icra, büro ve benzeri hizmetleri gören ve bu Kanunla tespit edilen diğer sınıflara girmeyen memurlar Genel idare Hizmetleri sınıfını teşkil eder.’’ (DMK/36-1) diye tanımlanmaktadır. Genel İdare Hizmetleri için yetiştirilmiş gerekli eğitimi almış İİBF’liler yerine; GİH kadroları için eğitilmeyen, GİH kadrolarında staj görmesine dahi izin verilmeyecek bölümlere GİH kadrosu verilmesi ya da 4-5 yıl eğitim almış İİBF’liler yerine önlisanslardan alım yapılması, bizleri, devleti ve vatandaşları mağdur etmektedir.
Bu mağduriyetleri;
·Kamu Yönetiminde verimlilik sorunları yaşanması,
·Vatandaşın kısa sürede çözülecek işlerinin uzun sürede çözülememesi,
·Uzun süre İdari Bilimler Eğitimi almış kişilerin garsonluk, kasiyerlik, tezgâhtarlık gibi mesleklere yönelmesiyle eğitimli kişilerin atıl duruma düşmesi ve sosyal-psikolojik sorunlar,
·Kendi alanı olmayan kuruma atanan memurun, ilerde eğitimini aldığı kadroya geçtiğinde kurumdaki kadronun boş kalması ve kurumda kişiyi yetiştirmek için ayrılan masrafların heba olması, kurumun işleyişinde aksaklıkların oluşması,
·Kişilerin liyakatsizliğinden dolayı tecrübeli memurların sırtına ekstra yük binmesi olarak sıralamak mümkündür.
Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in paylaştığı: “4001 Ailesi biz size güvenerek İŞKUR'a 713 kişi aldık ama siz ilk 7 ayda %30 unuz İŞKUR’dan ayrılarak Bizi terk ettiniz. Duyurulur.”tweeti ya da Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın: “Gelen adama bakıyorsunuz matematikçi, biyolog gümrükle alakası yok.’’ açıklaması durumun vahametini göstermektedir. Ayrıca birçok kurumun merkezi alımlardan çıkması ve liyakatten uzaklaşması, bizler üzerinde maddi/manevi yük oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’ne üyelik kapsamında kurumları modernize edilmesi gereken, 20 büyük ekonomi arasında alan ve Muasır Medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmayı planlayan ülkemize bu sorunlar yakışmamaktadır. Bu sebeple liyakate önem verilmeli, mağduriyetlerimiz giderilmelidir. Kuran’ı Kerim’de de liyakatin önemi belirtilmektedir: “Allah size, mutlaka emanetleri (işleri) ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder” (Nisa 58).
Yetkililere arz olunur.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Mezunları GAZETEKAMU / ÖZEL HABER