SAĞLIK
Bakan'dan Sağlık Çalışanlarına Müjde
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İsrail'in Gazze'ye saldırılarının insanlık suçu olduğunu belirterek, "İslam ülkelerinin, Arap dünyasının duruşu sağlıklı olsa, İsrail bütün bunları yapamaz. Yani, ne yazık ki İslam dünyası ve Arap ülkeleri, kendi iç dinamiklerini veya kendi koşullarını değerlendirerek durdukları pozisyon net, güçlü bir tavır şeklini almadı, alamadı, alamıyor. Onun için de Batı, İsrail istediğini yapabiliyor" dedi.
Müezzinoğlu, Rixsos Otel'de sağlık muhabirleriyle iftarda bir araya geldi ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
İktidarları döneminde sağlık alanında yaşanan gelişmelere işaret eden Müezzinoğlu, bu alanda bulundukları noktadan daha iyi seviyeye gelmek için gayretlerini sürdüreceklerini, özellikle yerli ilaç ve tıbbi cihaz alanında önemli gelişmeler yaşanmasını istedikerini dile getirdi.
Sağlık enstitüleriyle ilgili tasarının eylül veya ekimde kanunlaşmasının beklendiğini bildiren Müezzinoğlu, kurulması planlanan 6 enstitüden kanser ve sağlık akreditasyonuyla ilgili olanları ilk etapta hizmete açmayı planladıklarını söyledi.
Bakan Müezzinoğlu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi kurulmasına ilişkin çalışmalarla ilgili de bilgi verdi.
Bakanlığa bağlı 59 aktif eğitim ve araştırma hastanesi bulunduğunu, üniversitede bu hastanelerdeki uzmanları daha aktif kullanmayı hedeflediklerini anlatan Müezzinoğlu "Buraların eğitim kadrolarının güçlendirilmesiyle Türkiye bir basamak daha ileri gidebilir" dedi.
Buradaki uzmanların, Türkiye'den eğitim alanında talepte bulunan ülkelerde de değerlendirilebileceğini ifade eden Müezzinoğlu, "Tıp fakültelerinde ciddi araştırmalar yapılıyor ancak çeşitli nedenlerle akamete uğruyor. Biz bunlara destek verip başarılı projelerin ülkemize ve dünyaya kazanım olmasını hedefliyoruz" diye konuştu.
Müezzinoğlu, Bakanlığın Sağlık Politikaları Kurulunun da yeniden şekilleneceğine değinerek, Kurulun üye yapısındaki düzenlemeyle sağlık gündemine katkı sağlayacak projelerin ortaya çıkmasının beklendiğini aktardı.
-Uyuşturucuyla mücadele
Uyuşturucu madde, ''Bonzai''nin yol açtığı ölümlere ilişkin soru üzerine Müezzinoğlu, bu konudaki başlığın "Uyuşturucu madde" olarak konulması gerektiğini belirtti
Müezzinoğlu, geçen Pazartesi Aile ve Sosyal Politikalar, Adalet, Gençlik ve Spor, Milli Eğitim ve İçişleri Bakanlarıyla Bakanlığında bir araya geldiklerini, daha sonra konuya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının da dahil edildiğini belirterek, konuyla ilgili yetkilendirilen müsteşar yardımcılarını çalışma yaptığını, bu akşam söz konusu bakanlarla tekrar bir araya geleceklerini bildirdi.
Yeni bir yol haritası ve planlamanın çalışmalarını 10-15 günde bitirmeyi hedeflediklerini belirten Müezzinoğlu, Yeşilay Cemiyeti ve yerel yönetimleri de bu çalışmalara dahil ederek, okul aile birlikleri, aileler ve diğer tüm kesimlerle ortak bir mücedele yürüteceklerini vurguladı.
Müezzinoğlu, şöyle devam etti:
"Burada önleyici, koruyucu tedbirleri güçlü alamazsak tedavi ve rehabilitasyon kısmındaki yük her geçen gün artar ve o sorunu bir kördüğüme, döngüye iteriz. Biz önce koruyucu ve önleyici tedbirleri güçlü almanın yol haritasını belirleyip sonra Sağlık Bakanlığı olarak AMATEM'ler, ÇAMATEM'ler, oradaki dinamikleri çok hızlı bir şekilde daha güçlü hale getirmeyi istiyoruz. Daha sonra, 10-15 günlük bir tedaviden sonraki dönem de yine çok hassas rehabilitasyon dönemi. Kişiyi tedavi ettik, koşulları yine aynen devam ediyorsa bir bakıyoruz ki bu sefer bir sarmal döngünün içine giriyor. Dolayısıyla önemli olan, bu maddeyle muhataplığı olabildiğince minimuma indirebilmek. Muhatap olanlara güçlü sahip çıkmak ve yeniden onunla muhataplığını yalnız kanunlarla tedaviyle değil sosyal yaşamın içine onları katabilmek ve uzun süreli onların yanında olabilmek, özgüvenlerini kazandırmak, istihdamlarını sağlamak, meşru yaşamın içine çekebilmekle ilgili güçlü bir yol haritasının üzerinde çalışıyoruz. İnşallah onu da bir bütün olarak ele alıp bir planlama, eylem planı şeklinde kamuoyuna sunmak istiyoruz."
Uyuşturucuyla mücadele için haziranda çıkan yasada zayıf noktaların görülmesi halinde, eylül ya da ekim gibi yeni bir düzenlemeye de gidilebileceğini bildiren Bakan Müezzinoğlu, tütünle mücadelede olduğu gibi bu konuda da Türkiye'ye ait bir model oluşturmak istediklerini söyledi.
Bir başka soru üzerine Müezzinoğlu, sağlık çalışanlarına yıpranma hakkı verilmesiyle ilgili çalışmanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla sürdürüldüğünü, düzenlemenin bu yıl çıkarılmasının planlandığını ifade etti.
Müezzinoğlu, Sağlık Bilimleri Üniversitesi'ne ilişkin soruya karşılık da bunun ülkenin kazanımı olacağına değinerek, "Buradaki hedef tıp öğrencisi yetiştirmek değil, daha fazla stratejik sorumluluklar ve görevler üstlenmektir" dedi.
Ramazan sonrası beslenme konusundaki önerilerinin ne olacağına ilişkin soru üzerine ise Müezzinoğlu, bayram sabahına hafif bir kahvaltıyla başlanması, ziyaretlerde ikram edilenlerin yarısının tüketilmesi, yemeklerde sulu gıdaların tercih edilmesi, akşam da 19.00-20.00'den sonra yemek yenilmemesi gerektiğini söyledi.
-"Duyarsızlık çirkin bir fotoğraf halini aldı"
Müezzinoğlu, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları üzerine Türkiye'nin tutumuna ilişkin bir soruya karşılık, saldırıların kabul edilemeyeceğini söyledi. Gazze'de son 10 gündür yaşananların bir insanlık suçu olduğunu ifade eden Müezzinoğlu, "İnsanlık suçunun açıkça işlendiği bir ortamda öncelikle lanetlemek gerekiyor" diye konuştu.
Bu konunun iki boyutta ele alınması gerektiğini dile getiren Müezzinoğlu, şöyle konuştu:
"Bunlardan bir tanesi İslam ülkelerinin, Arap dünyasının duruşu sağlıklı olsa, İsrail bütün bunları yapamaz. Yani, ne yazık ki İslam dünyası ve Arap ülkeleri, kendi iç dinamiklerini veya kendi koşullarını değerlendirerek durdukları pozisyon net, güçlü bir tavır şeklini almadı, alamadı, alamıyor. Onun için de Batı, İsrail istediğini yapabiliyor. Batı, buna seyirci kalıyor veya destek oluyor, ABD de dahil. Bu, savunma hakkı olarak gösteriliyor ama Gazze'deki çocuklar katlediliyor.
Gerçekten medeni denilen dünyanın, insan hakları anlamında, hak ve adalet anlamında, yaşam hakkı anlamındaki duyarsızlığı çok çirkin bir fotoğraf halini aldı. Haktan, hukuktan, adaletten bahsederken, diğer taraftan da bütün bunların tam tersini yapanın yanında yer alabilmek, açıkçası bugüne ait bir fotoğraf değil.
Bu fotoğrafı, uzun süredir birçok yerde görüyoruz. O nedenle birinci sorumluluğun bana göre, İslam dünyasına, Arap dünyasına düştüğü kanaatindeyim. Onlar, kendi hesaplarını veya koşullarından ziyade sorumluluklarını merkeze alsalar, belki tüm bu acı tablolar yaşanmayacaktır."
Müezzinoğlu, Sağlık Bakanlığı olarak doğrudan yurt dışına destek verme durumda olmadıklarının altını çizerek, gerek ilaç gerek tıbbi malzeme gerekse tıbbi cihazların TİKA aracılığıyla sağlandığını söyledi. Her zaman Filistin halkının yanında olduklarını ifade eden Müezzinoğlu, "Ulaşabildiğimiz her koşulu deneyerek, TİKA bunu başarmaya çalışıyor" ifadesini kullandı.
-"Yeryüzü Doktorları güçlü bir kampanya yapabilir"
"Gazze'ye gönüllü doktor gönderilmesi söz konusu olabilir mi?" yönündeki bir soru üzerine de Müezzinoğlu, sivil toplum örgütlerinin bölgeye gitmek üzere hekimlere çağrı yaparak böyle bir kampanya düzenleyebileceklerini belirtti.
Müezzinoğlu, "Oraya gidecek doctor sayısının, bizim doktor açığımıza negatif bir etkisi olmaz. Ama sivil toplum örgütleri ve özellikle Yeryüzü Doktorları bu anlamda güçlü bir kampanya yapabilirler ve biz de onlara gönül desteğini veririz" değerlendirmesinde bulundu.
-"Seçimler ilk turda sonuçlanır"
Cumhurbaşkanı seçimlerine ilişkin soruya karşılık Müezzinoğlu, seçimin ilk turda sonuçlanacağına inandığını söyledi.
Müezzinoğlu, şunları kaydetti:
"İnşallah 11 Ağustos sabahından sonra Türkiye'nin tarihi geleceğinde çok güçlü, yeni bir viraj alınmış olacak. Milli irade adına, 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyerek TBMM'nin kuruluşu 23 Nisan 1920 bana göre bu ülke insanının birinci kazanımıdır.
İkinci kazanımı, çok partili döneme geçtiği zamandır. Çok partili döneme geçişin sorunları olmuştur. Milli iradenin seçtikleri idama götürülmüştür, darbeler yapılmıştır. Bu ülke, bu millet çok ağır bedeller ödemiştir. Ama tüm buna rağmen çok partili dönem bu milletin kaderi ve geleceği adına önemli bir dönüm noktasıdır."
Müezzinoğlu, üçüncü dönüm noktasının ise ağustos ayında yapılacak cumhurbaşkanı seçimleri olduğunu ifade ederek, "İlk defa cumhur, kendi elleriyle, kendi vicdanıyla kendi reisini seçecektir. O nedenle Türkiye'nin 11 Ağustos'tan sonraki ufku, vizyonu, dinamizmi , geleceğe bakışı çok daha farklı, çok daha öz güvenli olacaktır" dedi.
Bu seçimin sıradan olmadığının altını çizen Müezzinoğlu, "Bu seçimleri, milletin kaderi olarak görüyorum. Bu ülkenin ve bu milletin tarihi geleceği adına çok önemli bir dönüm noktası olarak görüyorum. Millet de bunu, sağ duyusuyla aklıyla bunu değerlendirecektir" ifadesini kullandı.