SAĞLIK
Aile Hekimleri Başhekim Olamaz!
Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde Aile Hekimi ve Diş Tabiplerinin Başhekim olarak görev yapıp yapamayacakları ile halen bu görevleri yürüten Aile Hekimi ve Diş Tabiplerinin hukuki durumları sendikamız tarafından Devlet Personel Başkanlığına ve Sağlık Bakanlığına sorulmuştur. Bu kapsamda;
1.)Diş Tabiplerinin herhangi bir kuruma Baştabip olup olamayacakları?
2.)İlçe Hastanelerindeki Diş Tabiplerinin bu kurumlara Baştabip olup olamayacakları?
3.)Kurumda görevli Uzman Tabip veya Pratisyen Tabip var iken Diş Tabiplerinin bu kurumlara İlçe Sağlık Müdürü veya Baştabip olup olamayacakları?
4.)5258 sayılı Yasaya tabi Aile Hekimlerinin İlçe Sağlık Müdürü, TSM Sorumlu Hekimi veya Baştabip olup olamayacakları? Sorulmuştur.
Sağlık Bakanlığının sendikamıza gönderdiği 30.06.2014 tarih ve 903-02 sayılı cevabında; İlçe Hastanelerine 657 sayılı Yasanın 88 nci maddesi çerçevesinde kendileri tarafından Baştabip görevlendirmesi yapıldığı, Baştabip seçilirken kurumlarda görevli uzman tabip ve tabiplere öncelik verildiği bildirilmiştir.
TSM sorumlu hekimlerinin ise Valilikler tarafından uzman tabip ve tabipler arasından kadro karşılığı görevlendirildiği beyan edilmiştir. Diğer yandan;
5258 sayılı Yasaya tabii AİLE HEKİMLERİNİN GÖREV YAPTIKLARI SÜRE BOYUNCA ÜCRETSİZ İZİNLİ SAYILDIKLARINDAN BAŞTABİP OLARAK GÖREV YAPMALARININ MÜMKÜN OLMADIĞI KATİ ŞEKİLDE BİLDİRİLMİŞTİR. Ancak;
Taşra teşkilatında Sağlık Bakanlığının bu görüşüne uyulmadığını, mevzuat müsaade etmediği halde eşinin, dostunun veya dayısının zoruyla bazı aile hekimlerinin hastanelerde Başhekimlik yaptığını sendikamıza ulaşan şikayetlerden biliyoruz. Örneğin Isparta İli için konuşacak olursak; İldeki mevcut 5 İlçe Hastanesinin 4’ündeki Başhekimler usulsüz veya kanunsuzdur. Senirkent, Uluborlu ve Gelendost İlçe Hastanelerinin Başhekimi 5258 sayılı Yasaya tabi sözleşmeli Aile Hekimidir. Sütçüler İlçesinde ise hekim olmadığı halde kurumda 2 tane Diş Hekimi vardır. Birisi kadrolu olduğu kurumda kendi rızası ve bilgisi dışında geçici görevle çalıştırılırken diğeri PDC fazlası ve kadrosunun nerede olduğu açıklanmayan ithal Başhekimdir. Daha da kötüsü bu hastane kadrosunda görev yapan tek tabip varken oda il dışına sürgün edilmiş ve kurum kadrosunda hiç hekim kalmamıştır. Kısaca Hekimin bulunmadığı Hastanelerde usulsüz ve Liyakatsiz Başhekimler vardır. Bunların kimisi milletvekilinden, kimisi eşinden, kimisi dostundan torpillidir.
Diğer yandan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin 10 ncu maddesinde; Entegre sağlık hizmetinin sunulduğu “MERKEZLERDE” toplam hekim sayısısın altı ve altıdan az olması halinde mesai saatleri dışındaki acil sağlık hizmetlerinin icap nöbeti şeklinde tutulacağı hükme bağlanmıştır. Aynı husus İlçe Hastaneleri Yönergesinde de mevcuttur. Buna rağmen bünyesindeki hekim sayısı 6 ve daha az olan ilçe Hastanelerindeki Acil Servis Nöbetleri İCAP NÖBETİ şeklinde tutulması gerekirken yıllardır AKTİF NÖBET şeklinde tutulmaktadır.
İlçe Hastanelerinde yaşanan tüm bu usulsüz ve kanunsuz işlere yönelik sağlık idarelerine yaptığımız başvurulardan bu güne kadar olumlu bir netice alamadık. Son olarak durumu Başbakanlığa ileterek kanunlara uyulmasını ve soruna çözüm bulunmasını talep ettik. Sayın Başbakanımızdan da olumlu bir sonuç elde edemediğimiz takdirde konuyu adli ve idari yargıya taşımak zorunda kalacağız.
Eskiden nüfusu 5.000’den az olan yerlere sağlık ocağı dahi açılmazken şimdi nüfusu 2.000 olan yerlerde hastaneler mevcuttur. Cadı kazanına dönen bu yerlerde sağlık hizmetinin yanında ayrımcılık, mobbing, sürgün vb. her türlü faaliyet mevcuttur. Nüfusu 2.000’den az olan Belediyeler kapatılırken nüfusu 2.000 civarında olan ilçelerdeki sağlık kurumlarının gözden geçirilmemesi çifte standarttır, ayrımcılık ve israftır. Nüfusu 5.000’den az olan ilçelerdeki sağlık kurumlarının durumu bir an önce gözden geçirilmeli ya TSM’ye dönüştürülmeli veya revize edilmelidir. Değilse sadece sağlık personellerinin değil liyakatsiz idarecilerin ellerinde kalan halkın sağlığı da bozulacaktır.
Sendikamızın yaptığı saha taramasına göre sağlık personelinin % 22’si intihara meyillidir. Yine sağlık personelinin % 64’ü mobbing görmüştür. Sağlık kurumlarındaki mobbing, ayrımcılık ve şiddet diğer kurumlara göre 16 kat daha fazladır. Son zamanlarda asıl mesleği fırıncı, kasap, spor öğretmeni hatta güvenlik görevlisi olanların dahi sağlık kurumlarına yönetici olarak atandığına tanık olmaktayız. Bu tur atamaların sağlık kurumlarına ve sağlık personeline vereceği zararın telafi mümkün değildir. Torpili büyük ve liyakatsiz idarecilerin koltuk hırsı hastanelerin ve sağlık personelinin felaketi hatta kabusu olmaktadır.
Sağlık teşkilatlarındaki Kurumsallaşmanın önündeki en büyük engel torpili büyük, liyakatsiz ve kurum dışından gelen ithal idarecilerdir. Mevzuat ve hakkaniyet müsaade etmediği halde kurumların ve sağlık personelinin ehil olmayan ellere emanet edilmesi tam anlamıyla kaynak israfıdır, zulümdür, cinayettir.
Aktif Sağlık Sen Mevzuat Sekreteri
Ercan KUYUCU