SENDİKA
Yeni Tasarıda Yönetici Bölümü Nasıl Okunmalı?
MEB, torba yasada yapacağı düzenleme ile tepkileri yeniden üzerine çekmeye başladı. Tepkilerin çoğunluğu olumsuz olsa da, tasarıda olumlu yanlar da bulunmaktadır. Uzmanlık davaları ile ilgili düzenleme ile özür tayinlerinin yılda iki defaya çıkarılması gibi.
Tasarının en fazla tartışılan ve tepki alan kısmı; yöneticilerle ilgili bölüm. Tasarının yöneticiler bölümünün hazırlanmasında belli kaygıların etkin olduğu görülmektedir. Özellikle gezi parkı eylemlerinin bu tasarıya milat alındığını düşünmekteyim. Kaygıyla hazırlanan değişikliklerin ne kadar doğru ya da demokrat olacağı tartışılabilir. Ancak tartışılması gereken diğer bir husus ise; gezi eylemlerinin ne kadar demokratik tepki olduğudur. Bir kısım okullarımız geziye lojistik destekverecek kadar ileri gidiyor, eylemcilerin yemekleri o okullarda pişirilen yemeklerden sağlanıyor. Öğrenciler “diren gezi” tişörtleriyle okullarda arz-ı endam ediyor, ders aralarında bu ülkenin Başbakanına hakaretler hatta küfürler yağdırılıyor. Öğretmenler, ders defterlerinin konu kısmına “gezi parkı” yazacak kadar ileri gidiyor, meydan okunuyor. Evet, meydan okumalar, neye kime meydan okunuyor? Hükümete, Başbakana, dolayısıyla milletin iradesine, milletin bizzat kendisine. Üç defa üst üste, hem de oy oranını artırarak işbaşına gelen hükümete meydan okunuyor.
Elbette insanların hükümetleri eleştirmeleri en doğal haklarıdır. Bu demokrasilerin bir gereğidir. Burada çelişkiye düşülen şey; “hem küfür ederim, hem de koltuğu kaparım” anlayışıdır. Ben bir eğitimci olarak hükümeti eleştiriyorsam, adam gibi sınıfıma, dersime girerim. Bundan hiç gocunmam. Geçmişte bu hep böyle oldu. Bana gerek CHP, gerek MHP, gerekse DSP hükümetleri döneminde bir tane ilçe müdürü ya da okul müdürü gösterebilir misiniz ki; “diktatör başbakan” diye haykırabilsin, hatta s.k.lı küfürler etsin de o koltuklarda oturabilsin. Daha neler neler…
Şimdi gelin başımızı ellerimiz arasına alıp, düşünelim; siz hükümet olsaydınız ne yapardınız? Sakın bana madalya verip terfi ettirirdim demeyin, zira Ak Parti hükümeti döneminde bu da oldu. Tüm bunlara rağmen tasarı doğru mu? Hayır. En başta istişaresiz, damdan düşme olduğu için doğru değil. Tartışılmalı, konuşulmalı, değişikliğe gidilmeli. Hem koltuk kapıp, hem küfür etme çelişkisine son verilmeli. Ama işini adam gibi yapan, seçilmişlerle tam zıt fikirde olsa da, sadece millet iradesine saygı adına demokratik duruş gösterenlere karşı keyfi uygulamalara asla yer verilmemeli. Küfürle değil, işiyle anılan adam gibi adamlara asla dokunulmamalı. Bu türden haksızlıklara karşı mücadele heyecanımızın hiç körelmeyeceğini herkes bilmeli. Düşünce farklılıklarımız renklerimiz olarak görülmelidir. Edep dairesinde kaldığı sürece, tüm aykırı fikirlere hakkı-ı hayat tanınmasının savunucusu olduk, olmaya devam edeceğiz.
Hem Bakanlık hem de bürokratlar akl-ı selim ile hareket etmeli. Aksi durumda ise hak eden cezasını çekecektir.
Emrullah AYDIN
Eğitim Bir Sen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı