Ortaöğretime
geçişte istikrar bir türlü sağlanamıyor. Son on yılda beş ayrı sınav sistemi
denemesi yapıldı. Son değişikliğin ne kadar devam edeceği ise önemli bir soru
işareti. OKS, LGS, SBS, tek sınav, üç sınav derken hepsi çöpe atıldı. İnanılır
gibi değil. Milyonlarca öğrencinin hayalleriyle oynamak bu kadar kolay
olmamalı. Ailelerin, çocukların eğitimden beklentileri her geçen gün
zayıflıyor. Hayallerle, ümitlerle oynamak bu kadar kolay olmasa gerekir.
Ortaöğretime
geçişte yeni sınavın ayrıntıları belli oldu. Zorlama bir sistem olduğunu
söylemeye lüzum var mı bilmiyorum. Dershanelerin,sistem üzerindeki etkisinin
azaltılmasının önemli amaçlardan biri olduğu bilinmektedir. Değişikliğin bu
amaca ne kadar hizmet edeceğini zaman içerisinde göreceğiz.
Dershanelerin
edilgen, okulun etken kılınacağı bir sistem bizi ziyadesiyle memnun eder.Bu
memnuniyetimiz dershane ya da çalışanlarına karşı bir tavırdan değil, okulun
hak ettiği değere ulaşma olasılığındandır. Peki, uygulamada bu mümkün
olabilecek mi? Bakan beyin açıklamasında önemle altını çizdiği nokta;sistemin
yeni bir sınav olmadığı yönündeydi. Öğrencilerin, yıl içerisinde olduğu yazılı
sınav diye adlandırdığımız sınavlardan, her dönem için bir tanesi merkezi
sınavla olacak. Her ne kadar yeni bir sınav olmasa da merkezi bir sınavın
belirleyici olması ifadesi, dershane sisteminin devamı için yeterli bir durum.
Ülkemiz eğitim kurumlarının farklı imkânlara sahip olması(fırsat eşitsizliği),
velilerimizi takviye eğitim arayışına itmektedir. Altı dersten her dönem için
bir sınav olması, tedirginliği daha da artırarak, veliyi erken tedbir almaya
zorlayacaktır.
Dershane
temsilcileriyle yaptığımız görüşmelerde beş ve altıncı sınıf öğrenci
kayıtlarının geçen yıllara oranla arttığı ifade edilmektedir. Evet, altıncı
sınıf öğrencilerinin dershane kayıtları geçen yıllara nazaran daha fazla
olmuştur. Veli, 36 sınavın hiçbirini ıskalamadan tedbir almanın peşinde. Bakan Bey
abartıldığı gibi 36 sınav yok dese de sistem tam olarak uygulanmaya
başladığında tam 36 sınav merkezi olarak yapılacak. Bu sayı doğal olarak veliyi
tedirgin edip, erken tedbir almaya itmektedir. Sonuç olarak; dershanelere talep
azalmayacak, tam tersine artacaktır.
Sistemin gölgede
kalan önemli bir yanı ise; okul ve öğretmenlerin performansları ölçülmeye
başlayacak. Okulların ve zümre öğretmenlerinin şubeler bazında başarıları
ortaya çıkacak. İdareciler ve öğretmenler bu anlamıyla daha fazla tedbir almak
zorunda kalacaklar. Tabii ki başarının sadece bu tedbirlerle kendini
göstereceğini beklemek yanlış olur. Zira dershaneler de olduğu gibi bu girdi
diyebileceğimiz öğrenci kalitesiyle de ilgili bir durum. Okulun hinterlandının
hangi şartlardan oluştuğu, sosyal
çevrenin ne olduğu ayrıca değerlendirilmesi gerekir.
Yeni sistemin
dershaneler açısından hedeflenen amaca hizmet edeceğini düşünmüyorum. Sistemin
nasılından çok, artık bir istikrarın yakalanmasının daha önemli olduğunu
düşünenlerdenim. Şuana kadar ki uygulamalar yanlış idiyse çok kötü. Yoo, eğer
gelecek yıl bu sisteme de alternatif konuşulacaksa bu daha da kötü. Artık
yeter, burada duralım bari. Bırakın dershaneleri süreç düzenlesin.