“Necmettin Yılmaz’ın katledilmesi haberi tüm eğitim çalışanlarını derinden üzmüştür. Kimden gelirse gelsin Eğitim ve Bilim Emekçilerine dönük tüm saldırıları kınar, Necmettin öğretmenimizin başta acılı ailesine, sevenlerine ve öğrencilerine sabırlar diler, acılarını paylaşırız.”
Bu “iki cümlelik” açıklama KESK’e bağlı bir eğitim(!) sendikası olan Eğitim-Sen tarafından yapıldı. Her satırında bir zorlama, hadi biraz iyimser bir dille söyleyelim, tedirginlik var. Maktulün ismi verilmiş, peki katil kim? Kendi varoluş gerekçesi olan eğitimcilerin hakkını savunduğunu söyleyen bir sendikanın, bir noktada, hem zevahiri kurtaralım hem de faili gizleyelim telaşı, bizzat terörün istediği bir durum.
Bir üst bölümde yaptığımız analizin bir devamı olarak, devrimci şiddetin bir diğer özelliği de, söylem ile sulandırarak esası gizlemektir. Yukarıdaki sözler susmaktan daha tehlikelidir. Çünkü faili gizlemektedir. Alev Alatlı’nın kavramsallaştırdığı “büyük yalanın” taşıyıcılığıdır bu.
Oysa görüşü ne olursa olsun bir sendikanın, hayatı savunan, her fırsatta bu ülkenin terörden arındırılarak normalleşmesi için çalışan öğretmenlerimizi, en azından sivillik çerçevesinde ele alıp değerlendirmesi gerekirdi. Ama yapamazlar. Çünkü onlar da sendikayı amaçları için bir araç olarak görmektedir.
Bu bağlamda, sol ideolojik sendikacılığın ideolojik akraba olduğu terör gruplarının eylemleri karşısındaki suskunluğunu biz sadece Necmettin öğretmenden bilmiyoruz. Biz Eğitim-Sen’i, PKK’nın yüzlerce okulu yakması, öğretmenleri katletmesi, kaçırması, öğretmenlerin okullarına erişimini tehdit ve şiddetle engellemesi ve YDG-H’ın okullarda terör estirmesi karşısında susmasından hatta PKK’nın çağrılarına uyarak okullarda boykotlara öncülük ederek teröre verdiği destekten de biliyoruz.
Yazının tamamı için:
http://m.star.com.tr/acik-gorus/katil-ideolojinin-son-kurbani-necmettin-ogretmen-haber-1239066/