EĞİTİM
Hükümet yetkilileri, bu sese kulak verin!
Öğretmenlerimiz ve aileleri, yanlış atılan adımların kurbanı olmamalı ve şubatta hatırı sayılır bir kontenjanla uğrunda çokça fedakarlık yaptıkları öğrencilerine kavuşturulmalıdırlar.
15 Kasım 2013, Cuma
Şu son dört aydır birçokları bilmezken birçokları bekleyiş, sevinç, hüzün, heyecan, umut ve insanın yaşayabileceği daha ne kadar duygu varsa ve son sınırı neyse o duygularını o noktaya kadar yaşıyor. Kimlerden mi bahsediyorum? En erken 2012 Eylülden 2013 Temmuza kadar çalışan, -10 yıllardır zamanı geldiğinde bin bir dua ve heyecanla sınava giren, takriben bir ay kadar sonuçların açıklanmasını bekleyen ve bu süreçte yaşadıklarını bir Allah bir kendisi bilen ve neticede atanamayan, sistem mağduru öğretmenlerimizden bahsediyorum.
Son zamanlarda kendi gündemlerinin dışında ciddi bir kesimin de gündemine girdi bu mağdur öğretmenlerimiz. Sosyal medya üzerinden öyle bir kenetlendiler, öyle bir kader birliği yaptılar ki nihayetinde muvaffak oldular ve yetkililerin dikkatini çektiler. Ülkenin dört bir yanında yaşayan bu öğretmenlerimiz bir tuş uzaklıkta dertleştiler birbirleriyle. Herkes yaşadığı ildeki atanamayan arkadaşlarıyla grup kurdu; ne kadar sendika, resmi kurum ve kuruluş varsa hepsiyle görüştüler. Şubat ayında atama taleplerini gerekçeleriyle dile getirdiler. Twitter üzerinden milletvekillerine, bakanlara, Başbakan’a ve Cumhurbaşkanı’na ulaştılar. Son olarak da geçenlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a şubatta atama istediklerini arz ettiler. Başbakanımız bu talebi hoş karşılamış olacak ki MEB Bakanımız Nabi Avcı, basın mensuplarına konuyla ilgili oldukça olumlu açıklama yaptı. Şimdi, gelelim bu atama mevzusundaki aksaklık ve sıkıntılara…
2013 KPSS’de adaylar sınava son birkaç ay kala getirilen ‘Alan Sınavı’ ile de karşı karşıya kaldılar. Her bölümden sadece 3 tane örnek soru –ki bu sınav kapsamı ve tarzı hakkında ne kadar malumat verebilir tartışılır- ve yüzeysel bir konu dağılımıyla adaylar bilinmez bir noktaya sürüklendiler işin gerçeği. Sınav sonrası kiminin kurtarıcısı bu son dakika getirilen alan sınavı oldu kimin ise genel kültür, genel yetenek ve eğitim bilimleri sınavı oldu. Peki, bu alan sınavı çok gerekli ya da geçerli miydi?
Sizi, bu mevzuyla ilgili olarak fikir teatisine davet ediyorum. En iyi liseyi, en kaliteli üniversiteyi kazansın diye dershanelere gönderdiğimiz çocuklarımızın oralardaki öğretmenlerinin aslında ekseriyetle atanamayan öğretmeneler olduğunu hiç düşündünüz mü? Şimdi bu insanlara atanamadılar ya da alan sınavında yeterli puanı alamadılar diye başarısız demek mümkün mü? Ülkenin sayılı okullarına öğrencilerini hazırlayan bu öğretmenlerin bilgisini bir sınavla ölçmek dahası bu sınavdan çeşitli sebeplerden ötürü başarılı olamayan öğretmenlerimizin yetersiz olduğunu iddia etmek, kimse kusura bakmasın ama samanlıkta iğne aramaya benzer.
Pedagojik formasyon bilgisine sahip olmayan bir öğretmen, dünyanın en iyi alan bilgisine sahip olsa bile neye yarar ki bu? Konusunu hangi yöntem, teknikle ve hangi yaş ve gelişim seviyesinde nasıl bir dil kullanarak anlatacağını bilmeyen öğretmen neyi, ne kadar katabilir öğrencisine? Açık söylemek gerekirse MEB, 2013 KPSS’de bir buhran yaşadı ve yaşattı adaylarına. Son dakika getirilen bir sınavı yüzde 50 etkili yaparak neyi amaçladı hala anlayabilmiş değilim…
Velhasıl-ı kelam artan öğretmen intiharları, sayısı gittikçe artan işsiz ama eğitimli güruh, -bir yandan hükümetin evlilik teşviki varken- ‘yaşı geldi de geçiyor’ dedirten ve atanamadığı için hayatını düzene sokamayan öğretmenler… Öyle gözüküyor ki maddi manevi bunca emek harcayan öğretmenlerimiz ve aileleri, yanlış atılan adımların kurbanı olmamalı ve şubatta hatırı sayılır bir kontenjanla uğrunda çokça fedakarlık yaptıkları öğrencilerine kavuşturulmalıdırlar. (Zeynep Akbulut- Alem-i İslam)