Özel kalem müdürlerinin genel müdürlük ve teftiş kurulu başkanlığına atanmaları ve bu görevleri bir arada yürütmeleri gündeme gelmişti.
Ne yazık ki, bu durum kimsede bir etki uyandırmadı ve herkes kendi işleriyle meşgul olmaya devam etti. Diyanet İşleri Başkanının böyle bir tavır sergilediği bir ortamda başkalarına söylenebilecek fazla bir şey kalmadığı söylenebilir. Yapılan uygulama mevzuata uygun gözükse de, her hukuki durumun ahlaki olamayacağı unutulmamalıdır.
Ayrıca, özel kalem müdürlerinin bakan yardımcılıklarına geçişlerini de şu an gündeme getirmek isteriz. O kadar fazla isim var ki, her birini sıralamak gereksiz olacaktır. Kamuya açık kaynaklarda bu kişilerin kimler olduğuna dair bilgilere ulaşmak mümkün. Zaten bakan yardımcılarının özgeçmişlerine bakıldığında da bu durum net bir şekilde ortaya çıkıyor. Diğer bakan yardımcılarının niteliklerini sorgulamak ise okuyucularımıza bırakıyoruz.
Bazen özel kalem müdürlerinin aniden bakan yardımcısı olduklarını ve genel müdürlere talimat verdiklerini görüyoruz. Ancak bu atamaların ne kadar nitelikli bir arka plana dayandığı, oldukça tartışmalı. Yine de kamuoyunun bu duruma fazla dikkat ettiğini söylemek güç. Her şey bir şekilde yoluna devam ediyor.
Bunun yanı sıra, bu kişilerin atama şartlarını yasal olarak taşıdıklarını belirtmekte fayda var. Belki de burada kıskanç bir yaklaşım sergiliyoruz. Sonuç olarak, uzun yıllar boyunca bakanla birlikte görev yapanların bakan yardımcısı olarak atanması oldukça doğal bir gelişme değil midir?
emekhaber