GÜNDEM
Oldu mu Tahir!
Bir insanın ölümü, insanlığın ölümüdür.
Öyle kabul ederim.
Ama bunu; lafta değil, gerçekte de böyle kabul ederim.
Yaratılmışların en şereflisi olan “insan”ı; ideolojik saplantılarla..
Taşa, toprağa, bitkiye veya son raddede hayvana tercih etmem.
Bu temel ilkeyi, Cenab-ı Hak koymuştur, hadsizlik edip, kendimce bazı gerekçelerle, sıralamayı değiştirmem..
Bu açıdan bakarsak..
Tahir Elçi’nin ölümüne.. İki polisimizin şehit olmasına..
İdeolojik saplantılarla yaklaşamam..
Üç ölüme de bir insan olarak üzülürüm..
Ama üzüntüm..
Doğruları söylememi engellememeli..
Sözü nereye getireceğim?
Tahir Elçi’nin..
Günlerdir, Sur ilçesinde süren PKK-polis çatışmasında..
Polisler şehit edilirken.. Masum insanlar ölürken..
Ciddi bir tepki vermezken..
Hatta..
Dünkü basın açıklamasında da..
Ölümlerin sebebi olan PKK’yı kınamadan..
Sanki “Dört Ayaklı Minare”nin zarar görmesi, basit bir ihmalden kaynaklanıyormuş gibi sözler sarfetmesi..
Sonra..
Görmezden geldiği PKK terörünün..
Kendisinin canına mal olması..
Hepimizin ibret alması gereken bir kader..
Öyle ya...
Günlerdir devletin polisine karşı direnen Sur ilçesindeki PKK’lılar için.
Tahir Elçi, “Siz ne yapıyorsunuz” dememiştir de..
Onları kınamamıştır da..
Ondan daha fazla sahip çıkarım ama..
“Dört Ayaklı Minare”nin sütununa gelen kurşunlar için, basın açıklaması yapmayı tercih edebilmiştir.
Bu, yöntem..
Belki Tahir Elçi farkında değildir ama..
PKK’nın sivil uzantılarının..
Her zaman tekrarladığı bir taktik..
Terörü, önemsizleştirmek..
Teröristlere sahip çıkarken, direkt savunmadan..
Dolaylı olarak.. Örgüt lehine zemin oluşturmak..
İnsan öldürülüyor..
Polis şehit ediliyor..
Asker vuruluyor..
Kimse yok ortada.
Taş sütuna kurşun geliyor; “Tarih yok ediliyor” diye meydana çıkılıyor..
Mantıklı bir durum mu?
Hayır.
Bu mantıksızlık, o denli acı bir tablo karşımıza çıkardı ki..
Tahir Elçi..
İnsanlar yok edilirken vermediği tepkiyi..
“Tarih yok ediliyor” diyerek taş sütunlar için verirken..
Kendi canından oldu..
Tabii ki iyi olmadı..
Tabii ki kimsenin ölmesini arzu etmiyorum..
Ama.. Bu acı çelişkiyi de görmezsek..
Yenilerinin yaşanmasına sebep oluruz.
İlginçtir..
Dünkü basın açıklamasında..
Dört Ayaklı Minare’nin zarar görmesinden şikayetçi olan Tahir Elçi..
Afganistan’daki Buda heykelinin zarar görmesinden dolayı, Taliban’ı suçladı..
Palmira’yı tahrip eden IŞİD’in barbarlığını dile getirdi...
Ama, “Dört ayaklı minare”nin zarar görmesine sebep olan PKK’nın ismini ağzına almadı..
Ne yani?
Dört Ayaklı Minare.. Polislerin keyfi olarak.. Atış talimi yapmasından dolayı mı zarar gördü?
“Gelin şuna bir ateş edelim” deyip de, tarihi sütunları kurşunlamadılar herhalde..
PKK’lılar, günlerdir Sur ilçesinde hendeklerle, barikatlarla “kurtarılmış bölgeler” ilan ederek, adeta güvenlik güçlerine meydan okudular..
Okumaya devam ediyorlar.
Bölgede huzuru sağlamak için yapılan operasyonlarda da..
İstenmeden de olsa..
Tarihi eserler zarar gördü, görmeye devam ediyor..
Bu tablo karşısında..
Terörü, teröristleri görmezden gelip.
Gözlerimizi PKK’ya kapatıp..
“Tarihi eser..”
“Silahları bırakma..”
“Çatışmaya son verme.”
Davetleri ile..
“Sadece PKK’ya” değil de..
Devletin güvenlik güçlerine de...
Sorun, askerden, polisten kaynaklanıyormuş gibi..
“Operasyon yapmama” çağrısı yapılır ise..
Hedef şaşırtıcı açıklamalarla terörün acımasızlığını perdeleyip, dikkat dağıtılırsa...
Yanlış yapmış oluruz.
Tahir Elçi, bu yanlışı..
Belki de çevresindeki kötü niyetlilerin baskısı ile..
Hayatının son anlarında da tekrarlamış oldu..
Tüm bunlardan sonra..
Tabii ki, hiç kimse..
“Tahir Elçi, ölümü haketti” diyemez..
Bunu söylemeye hiç kimsenin hakkı yok..
Ama..
Yaşananları hatırlatmak da..
Yanlışları aktarmak da..
Benzer yanlışlara düşmemek için, bizim görevimiz..
yeniakit Ali Karahasanoğlu