Alihan Çepnibeyi
MEB Personelinde Tükenmişlik Sendromu
MEB’de öğretmeninden okul yöneticisine, şube müdüründen milli eğitim müdürüne, eğitim uzmanından müfettişine kadar hiçbir dönemde yaşanmayan bir moral bozukluğu ve tükenmişlikten söz edilebilir. Yaşanan motivasyonsuzlukta merkez teşkilatı bürokratlarının eğitim sürecine yönelik ardı arkası kesilmeyen müdahalelerinin payı çok fazla. Çoğu kez merkezi bakış taşra ile uyuşmuyor. Bu nedenle taşranın gerçekleri göz ardı edilerek alınan kararların uygulamada karşılaştığı güçlükler sisteme katkı sağlamaktan uzaklaşıyor. Kararlar alınmasında; gerek hukuki nitelikler gerekse etkilenecek kitle hakkındaki veri eksikliği sisteme katkıyı olumsuz etkiliyor. Yargı direnci ise ayrı bir sorun. MEB in aldığı bir çok karar, sisteme katkısı ve doğruluğu ne olursa olsun hukuki bir süreçle ve dirençle karşılaşıyor. Yargının SBS gibi bir çok hayata geçmiş uygulamada geçmişe dönük karar almasında bürokrasiyi dizayn etme endişesi taşıdığını anlamak zor değil.
Standart sorunu
Yönetici atamaları her zaman için MEB’in baş ağrısı konumunda yer alıyor. En önemli sorun standart eksikliği. Okul yöneticileri ve şube müdürleri uzun süredir huzursuz. Uzun süredir rotasyon beklentisinde bulunan şube müdürleri bu durumu kabullenmekle birlikte; atama isteyecekleri kadroların rotasyon öncesinde doldurulması karşısında öfkeliler. Yöneticinin görev süresinin belirginleştirilmesi sistem açısından önemli bir değişim olarak görülse de, atamalarda herhangi bir kriterin olmayışı ve atanacak kişilerin liyakatsızlığı 13 Haziran sonrasını daha da belirsizleştirecek türden. Zira bir çok il ve ilçede yapılan milli eğitim müdürü atamalarında atanan kişilerde yöneticilik vasıflarının aranmayışı standartsızlık kuşkularını haklı çıkarıyor.
Denetimsizlik algısı
Denetimin tek çatı altında oluşturulması kuşkusuz sistem açısından olumlu bir durum. Ancak, sürecin işletilmesi ve sonuçlandırılması paydaşlar hesaba katılmadan yapıldığı için müfettişler mutsuz ve kırgınlar. Konu yargıya da taşınmış durumda. Halen belirsizlikler karşısında ders denetiminden vazgeçen Maarif Müfettişlerinde denetimsizlik algısı hakim. Bu algının çıkacak olan yönetmelikle ne kadar giderileceği konusu da kuşkulu.
Paradigma değişimi
Sonuç, eğitimde kaliteyi ve başarıyı artırmak çağı yakalamaksa PISA sonuçları ortada. Bunca değişikliğe rağmen alınan mesafeyi ve neyin niçin yapıldığını ve masraflarını sorgulamak gerekir. MEB’in sisteme zaman zaman önemli kazanımlar sağladığı görülmekle birlikte; Öncelikle taşrada personeline sahip çıkmadığı algısı çok yüksek. Bu ülkeye faydalı insan yetiştirme algısı ne kadar önemli ve samimi ise öğretmenlerimizin özlük ve mali hakları o derece yüksek tutulmalı. Maliye karşısında direnebilecek bir bakan istemi söz konusu. Okulların ödeneksizlik karşısında mucize yaratması bekleniyor. Eğitim ortamının derslik binasından ibaret olduğu paradigması kırılmalı. Okullar sosyal ve sportif yaşam alanları içermeli. Eğitimde çağdaş normlara uygun köklü değişiklikler yapılacaksa alanı bilen nitelikli eğitim bilimcilerle yapılmalı, profesyonel yöneticiler sistemde tutulmalıdır. Denetim ve planlama dışında bütün merkezi yetkilerin taşraya devredilmelidir. MEB eğitim-öğretimde samimi bir çabanın içinde ise belirsizlikleri öncelik sırasına koyarak güven kazanıcı tedbirlerle personelini tükenmişlikten kurtarmalıdır. Başka personeli yok çünkü.
Bu yazının tüm hakları GazeteKamu.com'a aittir. "www.gazetekamu.com" biçiminde bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir.