Milli Eğitim Bakanlığımız okullara yapılan gönüllü bağışlar konusundaki hassasiyetini göstermek için genelge üstüne genelge gönderiyor. Son genelge Milli Eğitim Bakanlığı Temel Eğitim Genel Müdürlüğünün 10.12.2012 tarihli Bağış ve Yardımlar konulu genelgesidir.
Mezkûr genelgenin mahiyeti okul aile birliği yöneticilerinin değişik yöntemlerle ya da sınıf anneleri diye adlandırılan kişiler aracılığı ile velilerden her öğrenci için düzenli bağış, aidat vb. adlar altında belirli bir miktarda para talep edildiği duyumlarının kendilerine intikal ettiği gerekçesine istinaden yönetmelik hükümleri dışında velilerden herhangi bir ad altında aidat, bağış vb. para talep etmek suretiyle emirlere aykırı hareket edenler hakkında gerekli işlemin yapılacağı yönündedir.
Milli Eğitim Bakanımız ne yazık ki suçluyu cezalandırma yerine bütün yöneticileri töhmet altında bırakma yöntemini seçiyor. 2011/40 Sayılı Genelgenin yayınlanmasından okul Aile Birliklerine yapılan gönüllü bağış sebebiyle tüm okul yöneticilerine soruşturma açılması ve Okul Aile Birliklerinin Banka hesaplarına çok sayıda okul yöneticisinin bilgisi dışında yatırılan az miktardaki para için bile sırf Milli Eğitim Bakanımızın gönlü hoş olsun diye milli eğitim müdürlerimiz tarafından ceza verilmeyen ve sicili lekelenmeyen neredeyse okul müdür kalmamıştır.
Mezkur genelgede ifade edildiği üzere şikâyet bakanlık makamına kadar ulaşmış ise şikayet edende, şikayet edilende belli olduğuna göre yönetmeliğe aykırı hareket eden yönetici veya okul aile birliği yöneticilerinin cezalandırılmaları yerine tüm okul yöneticilerini töhmet altında bırakacak uygulama yoluna gidilmesi çalışma azim ve şevkini ortadan kaldırmaktadır.
Yine genelgeden anlaşıldığına göre resmi okulların her türlü onarım, personel ve cari giderlerinin merkezi bütçe veya il özel idarelerinin bütçesinden ayrılan ödeneklerle karşılandığı iddia edilmektedir.
Okul aile birliklerinin okulların bütçesine katkısı nedir? Okul aile birliklerinin desteği olmadan okul çarkı döndürülebilir mi? Milli Eğitim Bakanlığı merkezi bütçeden veya il özel idarelerinin bütçesinden verilen ödenekle okulların her türlü ihtiyaçları karşılanabiliyor mu? Okullar hangi tür harcamalara ihtiyaç duyuyorlar, ödenek dışındaki gereksinimleri nelerdir? Bu gereksinimlerin ne kadarının devlet imkânları ile ne kadarının okul aile birlikleri vasıtasıyla karşılanıp karşılanmadığının envanteri çıkarılmış mıdır? Bunun sorgulanması yapılmadan haklı veya haksız olduğuna bakılmaksızın tabir caizse vur abalıya mantığından hareketle sürekli yöneticilerin taciz edilerek güya sorunun çözülmeye çalışılması ne kadar doğru bir yaklaşımdır? Yani gönüllü bağışın alınmasını durdurdunuz kendinizi okulların ihtiyaçları karşılamış, sorunları çözmüş mü sayacaksınız.?
Gerçekten devlet imkânları ile okulların ihtiyaçları giderilebiliyorsa o zaman okul aile birliklerine gönüllü bağış kabul etme izini neden verildiği sorgulanmalıdır. Okul aile birliklerinin okulların gereksinimlerini giderme konusunda gönüllü bağış alma yetkisi yoksa okulların maddi ihtiyaçlarına destek sağlayamayacaksa okul aile birliklerinin kurulmasının ne anlamı olabilir? O zaman okul aile birliklerinin lağvedilmesi daha doğru bir yol olmaz mı?
Şimdi soruyorum Milli Eğitim Bakanlığı; Biz devlet bütçesinden okulların ısınma, elektrik, su, onarım, donanım, güvenlik, personel, araç-gereç, temizlik vb. eğitim öğretimi ilgilendiren tüm ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Okulların gönüllü veya gönülsüz bağış almaya ihtiyaçları yoktur. diyebiliyor mu? Diyebiliyorsa her türlü resmi okuldan yıllık harcama bütçesi istenmeli ve talep edilen ödenek devlet tarafından zamanında gönderilmelidir. Oku aile birlikleri de derhal lağvedilerek okul yöneticileri bu sıkıntıdan kurtarılmalıdır.
Okul yöneticilerinden okul ihtiyaçlarını karşılayacak yıllık bütçe yapmaları istenemiyorsa, düzenli ödenek gönderilemiyorsa, buna mukabil okulların temiz tutulması istenirken yeterli yardımcı hizmetli verilemiyorsa, okulların güvenli olması istenirken, buna mukabil güvenlikçi temin edilemiyorsa elektrik, su, ısınma gibi giderleri karşılayabilecek yeterli ödenek gönderilemiyorsa sonunda da bağış alanın canına okurum deniliyorsa bunun adı düpedüz güç gösterisidir.
Genelge ile denilmek istiyor ki bütünü bölme, yarımı yeme, açta kalma. Ödenek gönderilmesin, bağış kabul edilmesin buna mukabil okulun tüm ihtiyaçları karşılansın. Nasıl ki merkezi yönetim bütçesinden pay almadan Milli Eğitim Bakanlığı yönetilemiyorsa, yeterli ödenek gönderilmeden de okullar yönetilemez. Bu böyle biline!
Mustafa Kır