KAMU
İşçiler de memurlarla aynı hakları istiyor
Asgari ücretle ilgili pazarlıklar sürerken, işçi kesiminden farklı bir çıkış geldi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a mektup yazan Türk-İş Yöntemi, işçi ve memurların ücretlerindeki vergi kesintisi farkına dikkat çekerek, "adaletsizliğin" ortadan kaldırılmasını istedi. Aynı zamanda Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e gönderilen mektupta, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve Genel Sekreter Pevrul Kavlak'ın imzası bulunuyor. Anayasa'nın "vergi ödevi" başlıklı 73'üncü maddesinde "Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür" ifadesine atıfta bulunulan mektupta, şu görüşlere yer verildi: "Vergi yapısındaki çarpıklık sebebiyle toplu iş sözleşmesinde belirlenen ücret zammı anlamını kaybediyor. Ücretli çalışanlarda, işçiye yapılan neredeyse bütün ödemeler vergilendirilirken, memurlara yapılan çoğu ödeme gelir vergisi dışında tutuluyor. Başta işçiler olmak üzere ücretli çalışanlar üzerinde ağır bir vergi yükü bulunmaktadır. Türkiye'de gelir ve kazanç üzerinden alınan verginin yaklaşık üçte ikisi, ücretlilerce ödenmekte. Ticari ve serbest kazanç sahiplerinin önemli bir bölümü ise vergi mükellefi yapılamamıştır. Emek üzerindeki vergi yükünün azaltılması ve verginin geniş kitlelere adil şekilde yansımasının sağlanması gerekmektedir. Bu ülkenin sağladığı kaynakları kullanarak gelir ve servet elde edenler, topluma karşı yükümlülüklerini yerine getirmeli ve kazançları oranında vergi ödemeleri sağlanmalıdır."
İşçinin ücreti yüzde 16 eridi
Türk-İş'in Başbakan Erdoğan'a gönderdiği mektubun arkasında, 2000-2010 yılları arasında enflasyondan arındırılmış reel ücret artışlarında gözlenen çarpıklık yatıyor. Bu süreçte kamu işçisinin ücretinin yüzde -23, özel sektör işçisinin kazancının ise yüzde -16.3 oranında eridiği görülüyor. Aynı zaman diliminde memur maaşlarında yüzde 33.2, asgari ücrette ise yüzde 37.9 artış yaşandı. Mektupta bu probleme şu şekilde vurgu yapılıyor: "Vergilendirme açısından ücret gelirlerinin en kolay ve denetlenebilir gelir olma özelliği, Türkiye'de 'bordro mahkumu' kavramının yerleşmesine yol açtı. İktisat öğretisinde 'sabit gelirli' olarak tanımlanan ücretliler, vergi politikalarıyla 'azalan gelirli' haline dönüştü."
Bütçenin yarısı dolaylı vergiden
Sadece ücretler üzerinden alınan değil, dolaylı vergilere de atıfta bulunan Türk-İş, "Ücretliler üzerinde dolaylı olarak mal ve hizmet üzerinden alınan, yapılan harcamalardan kaynaklanan vergiler de söz konusu. Bu vergiler ağırlıklı olarak tüketicilerin ya da gerçek anlamıyla, toplumun önemli bir kesimini oluşturan başta ücretliler olmak üzere dar ve sabit gelirliler üzerindedir. Bu tutar, gelirden alınan verginin üç katından fazladır. Dolaylı vergilerin ağırlığı nedeniyle Türkiye'deki vergi sistemi adaletsiz yapıya sahip. Çünkü dolaylı vergiler, kişisel geliri dikkate almadan daha başlangıçta gayri adil özellikler taşıyor. Toplam vergi gelirleri içinde yüzde 70'lere ulaşan dolaylı vergiler, çalışanların vergi yükünü daha da artırıyor" dedi. Son 6 yılda devlet bütçesinin neredeyse yarısı dolaylı vergilerle finanse edildi. Memur maaşlarının toplamı ise çoğunluğu işçilerden kesilen gelir vergilerinin üzerinde gerçekleşiyor ve bu giderler her geçen yıl artan oranlarda yükseliyor.
İşsizlik fonu kesintisi de azaltılmalı
Sosyal Sigortalar Kanununa göre, İşsizlik Sigortası Fonu için çalışanların brüt kazançları üzerinden yüzde 2, işverenden yüzde 3 oranında prim kesintisi yapılıyor. Devlet ise brüt kazanç üzerinden yüzde 2 prim ödemesi yapıyor. Bu fonda bugün toplanan tutar, 68 milyar liraya yaklaştı. İşsizlere fondan ödenen para ise 6.4 milyar lira olarak gerçekleşti. Yani işsizlik fonunun neredeyse yüzde 90'ı atıl durumda bulunuyor. İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı son genel kurulda işçi, işveren ve devlet tarafından İşsizlik Sigortası Fonu'na ödenen primlerin, sağlanan hizmetlerde gerilemeye yol açmadan oransal olarak düşürülmesinin tavsiye edildiğini bildirdi. Yazıcı, tavsiyeleri, "İşsizlik ödeneğinden yararlanma şartları kolaylaştırılıp, ödenek miktarı artırılmalı. Süresi, ödenen primlerle doğru orantılı olarak uzatılmalı" şeklinde özetlemişti. Taraflar, fona aktarılan söz konusu oranların azalması halinde, ücretler üzerinde baskının da hafifleyeceğini öngörüyor.