1999 tarih ve 4447 sayılı yasa ile 1976 yılına kadar "geriye dönük yaş şartı" getirilmesiyle birlikte, emekliliği yaklaşanlar bir şekilde bu yasaya takıldıklarını fark ediyorlar.
Sonra, isyanlar başlıyor..
Ancak, muhatap yok.
Şimdi iktidara sahip olanlar "Haklısınız, ama bu yasayı biz çıkarmadık" diyorlar.
Her ne kadar çözüm makamında olsalar bile, haklılar..
Bu yasayı onlar çıkarmadı.

Bu yasanın doğrudan etkilediği kesimlerden birisi de 3308 sayılı yasaya göre staj yapanlar.
Bu arkadaşların okudukları meslek okullarından mezun olabilmeleri için bir işyerinde belirli bir süre çalışmaları gerekiyor.
Onlar da gerçek bir işyerinde çalışıyorlar ve bildirgeleri, bordroları, sigorta kartları ve ssk numaraları hepsi gerçek.
Ama SGK bunların işe girişlerini, emeklilik anlamında başlangıç olarak saymıyor.

Yasalarımıza göre kurum haklı. Diyor ki;
“Sizler için sadece kısa vadeli sigorta kollarına olan prim ödendi. Oysa işe başlama tarihinizin emeklilik için de başlangıç sayılabilmesi için tüm sigorta kollarına prim ödenmesi gerekiyor."
Peki 16-17 yaşındaki çocuk, nereden bilecek çalıştığı sigorta kolunun uzun vadeli mi yoksa kısa vadeli mi olduğunu?
Çalıştı diye ellerine sigorta başlangıç tarihini belirten bir kart, bir de ssk numarası verilmiş. Onlar da bunun sadece bir oyundan ibaret olduğunu farkedememişler..

Yine de fazla itirazları yok:
“Tamam diyorlar, yasal olarak haklısınız. Bizler okuduk ama bu konuda cahil kalmışız, keşke sosyal güvenlik yasalarını daha yakından takip edip, uzun kolun, kısa kolun hangi anlamlara geldiğini öğrenmiş olsaydık. Öyleyse şimdi izin verin hangi kola eksik prim yatırıldıysa, biz onları gerekirse kendi cebimizden tamamlayalım.”
Ya da,
"Primlerimizi emeklilik maaşımızı hesaplarken saymasanız da olur, ama hiç olmazsa işe başlama tarihimizi başlangıç olarak sayın. Zaten doğum borçlanması yapmak isteyen kadın stajyerlere bu tarihi başlangıç olarak sayıyorsunuz.."

SGK ve siyasiler şimdi bu önerilerini de kabul etmiyor.
Oysa hekimler,hakimler, askerler ve avukatlar için staj dönemlerini borçlanma hakkı verildi.
Hani, anayasamıza göre vatandaşlarımızın eşit haklara sahip olduğu bir ülkede yaşıyorduk.?
Öyle değil işte, hukukun üstünlüğünün değil, üstünlerin hukukunun geçerli olduğu bir sistemin içerisinde yaşadığınızın farkına varın artık. Sesinizin daha gür çıkması için çok çalışacaksınız.

Sonuçta, 4447 sayılı lanetli yasayla (Lanetli diyorum, çünkü bu yasa onbinlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz 17 ağustos 1999 depreminin hemen sonrasında kabul edilmişti.), emeklilikleri zaten ötelenen bu arkadaşlarımız, ikinci bir darbeyi de “staj” çalışmalarının emeklilik için başlangıç sayılmaması nedeniyle alıyorlar. Hatta emekli olduktan sonra farkedecekleri, çalışıp prim ödemeye devam ettikçe maaşlarının yerinde saymasını sağlayan da yine bu yasadır.

Aynen “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” gibi, bu arkadaşlarımızda sosyal paylaşım siteleri üzerinden uzun zamandır mücadele veriyorlar. Facebook üzerinde binlerce üyeleri var. Hatta kendilerine www.stajmagdurlari.com adlı bir web sayfası bile kurdular. Hak yolundaki mücadelelerine buradan da devam ediyorlar. Ancak ne yazık ki seslerini fazla duyuramıyorlar.
Yine de umudunuzu kaybetmeyin..

Bu ülkede sadece Sosyal Güvenlik alanındaki yeni yasalar ve hatta yasaları bile hiçe sayan uygulamalar nedeniyle mağdur duruma düşürülmüş milyonlarca insan var.
Eğer mağduriyetlerinizin giderilmesini istiyorsanız aranızdaki bütün kırgınlıkları giderip birleşmek zorundasınız.
Önümüzdeki 3 yılda 3 önemli seçim var.
Bu seçimler dönemini çıkarlarınız doğrultusunda kullanmayı öğrenmelisiniz.

Etkili yetkililer şimdi sosyal dengeleri daha bir dikkate almak zorunda.
Medyanın güçlü kalemleri ve siyasiler hala sizleri görmezden geliyor.
Ama çok yakından izlendiğinizden emin olabilirsiniz.
Sosyal medya, güç dengelerini de değiştirmeye başladı. Artık medya, sendikalar, üst meslek birlikleri ve siyasi partiler sosyal medyanın önemini kavramaya başladılar. Kazanmak için daha fazla "tık", daha çok "beğen"i almak zorundalar.
Vatandaşlar da sosyal medya vasıtasıyla kendisini yönetenleri denetleme ve sorgulama ayrıcalığına sahip oldu.
Sosyal medyada haftada bir yazınızı yazıp sonra ortalıktan yok olamazsınız.
Kazançlarınıza devam edebilmek için takipçilerinize sürekli hesap vermek zorundasınızdır.
Bu nedenle hesaptan kaçanlar sosyal medyayı sevmez.

Ve mağduriyetlerini duyurabilmek için bu medya türünü uzun zaman önce keşfeden sizler acemiliğinizi atıp hepsinden bir “tık” öne geçtiniz.
İki çıplak kadın resmi koyup, hakkınızda sahte haberler üreterek sizleri daha fazla elde tutamayacaklarını öğrenecekler.

Sizin verilecek hesabınız, kaybedeceğiniz bir kazancınız yok.
Ve bu nedenle kazanan, verilecek hesabı olmayan sizler olacaksınız..

Staja takılanlarla birlikte tüm mağdur arkadaşlara çıktıkları yolda başarılar diliyorum.

gazetea24 /

Kenan KESKİN Sos. Güv. Danış.