SENDİKA
Çalışanların Merakla Beklediği Açıklamalar
Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Dün nasıl vesayete karşı çıktıysak, bugünde vesayetinparaleline de dikeyine de yatayına da karşıyız” dedi.
Eğitim-Bir-Sen 7. Türkiye Buluşması, şube yönetimleri ve ilçe temsilcilerinin katılımıyla Antalya’da yapıldı.
Toplantının açılışında konuşan Gündoğdu, şöyle konuştu: “Ücret bizim için araçtır, amaç medeniyet davasına, insanlık davasına, insana, millete, mazlum halklara yardım etmektir ama insan onuruna yakışır ücret mücadeleside asli görevimizdir. ücretin de insan onuruna yakışır bir şekle gelebilmesi de asli görevimizdir. Bu, asli görevimiz. Ücret sendikacılığı amaç değil, araçtır. Siyaset kurumu, sendika, memuriyet, hepsi araçtır; amaç medeniyet davamıza hizmettir.”
Son toplu sözleşmeye otururken, insan onuruna yaraşır bir ücret almanın mücadelesini verdiklerini belirten Gündoğdu, “Emekli maaşlarını artırmak, emekliye esas olan maaş oranını artırmak, emekli ikramiyesini artırmak, öğretmenlere ek ödeme ve 4/C’lilerinve akademisyenlerin sorunları vardı, akademisyenler hariç bütün mali sorunları gidermiş olduk. Yıllarca yetkili olduğu halde bir kazanım dahi alamayan sendika ‘hani ek ödeme alacaklardı’ diye kenar mahallelerde caka satıyormuş. 75 TL+75 TL olmak üzere toplamda 150 TL ek ödeme aldık. Bundan sonra, üzerinde durduğumuz konular özlük hakları boyutuyla akademisyenlere zam, ek ders adaletsizliğini giderme, nöbet görevi için ücret ödenmesi ve ek ders ücretine zam,genel idare hizmetleri sınıfı ile yardımcı hizmetler sınıfı çalışanlarının görev tanımlarınıiçerecek yönetmelik, öğrencilere ve erkek memurlara uygulanan kılık kıyafet dayatmasına son verilmesi, karma eğitim mecburiyetine son verilmesi ve 4/C’liye kadro verilmesi, disiplin affı,2005 yılından sonra göreve başlayanlara bir derece verilmesi, emekli ikramiyesinin hesaplanmasında 30 yıllık hizmet süre sınırlamasının kaldırılması gibi konularda mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
MEB’de Çözüm Bekleyen Sorunlar Zamana Yayılacak Sorunlar Değildir
Gündoğdu, Milli Eğitim Bakanlığı’nda çözüm bekleyen sorunların zamana yayılmayacak kadar önemli sorunlar olduğunu kaydederek, öğrencilerin kılık-kıyafetlerine ilişkin yönetmeliklerde kanunlara aykırı hükümlerin bulunduğunu, bakanlığın söz konusu yönetmelikleri kanunlara uyumlu hale getirmesi çağrısında bulundu.
Konuşmasında, karma eğitim mecburiyetinin antidemokratik bir uygulama olduğunu söyleyen Ahmet Gündoğdu, karma okulların yanında isteyen anne ve babalar için karma olmayan kız ve erkek liselerinin açılmasını istedi.
Öğretim Elemanlarının Hak Ettikleri İyileştirmeyi Bekliyor
Öğretim elemanlarının mali haklarının iyileştirilmesinin öncelenmesi gerektiğini vurgulayan Gündoğdu, “Toplu sözleşme masasına taşıdığımız, sonrasında Yüksek Öğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya ile yaptığımız ortak basın toplantısı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile yaptığımız toplantı, Kamu Personeli Danışma Kurulu’nda çözümünü istediğimiz ve son olarak Maliye Bakanlığı yetkilileri ile yaptığımız görüşmede gündeme getirdiğimiz akademik personelin mali haklarına ilişkin iyileştirme bir an önce hayata geçirilmelidir. Seçimler nedeniyle ülke asıl gündeminden uzaklaşmıştı. Herkes konuştu, artık çözüme yönelik somut adımlar atılmalıdır” dedi.
4/C’lilere Kadroda Israrcıyız
Kamuda farklı istihdam biçimlerine karşı olduklarını ifade eden Gündoğdu, “Mali durumlarını ve sosyal haklarını iyileştirdiğimiz, toplu sözleşmede ve KPDK’da gündeme getirdiğimiz 4/C’lilere kadro konusu artık çözüme kavuşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
Milli ve Manevi Değerlere Sahip Bir Gençlik Yetiştirmek
Yeni hedeflerininEğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen’i daha da büyütmek, eğitimin kalitesini artırmak, tam demokrasiye geçmek ve milli ve manevi değerlere sahip bir gençlik yetiştirmek olduğunu ifade eden Ahmet Gündoğdu, şöyle devam etti: “Türkiye'nin gençlik ve gelecek inşasında sendikal sorumluluğumuz ana başlığımızdır.Bu sendikal sorumluluğumuzda önce öğretmenimizin idealizmini artırmamız;ondan sonra bu ülkenin geleceğine inşa etmeyi, gençliği eğiterek yatırım yapmakta gören arkadaşlarımızla yola almamız lazım. Öğretmenlerin bu idealizme kavuşması için seferlik ilan etmeliyiz. Dünyada olup bitenlerin farkında olan gençlik yetiştirmek, milli ve manevi değerlere sahip, demokrat bir gençlik yetiştirmek için gayret sarf etmeliyiz. Anne ve babaların evrensel değerler doğrultusunda ‘dindar’ yetiştirme hakkını kullanarak bu ülkeye yeni liderler yetiştirme arzusunu gerçekleştirecek olanda biziz.Bu, dönüştürücü din ve değerler eğitimi ile olabilir. Gençlerimizi alkole ve uyuşturucuya düştükten sonra ‘nasıl tedavi edebiliriz’ değil, kötülüğe giden yolu başında tıkayarak onları maddi ve manevi kalkınmanın içerisinde bu ülkeye kazandırabiliriz. Çağın insanını ve Kur’an’ınMüslümanını yetiştirmemiz lazım. Gençlik araştırması yaptırdık. Alkol kullananların oranı yüzde 30’ları bulmuş. Gençlere,‘idealiniz nedir’ diye sorulduğunda ‘refah içerisinde yaşamak’ diyorlar. Teknolojik okur yazarlığa Sanal aleme göstermiş olduğu ilgiyi manevi değerlere ilgi göstermiyorsa bu çarpık eğitim sistemini yeniden sorgulamamız lazım.Test ile tost arasına sıkıştırdığımız çocukları değerler eğitimi ile buluşturmalı,daha çok neti olan değil, ahlaklı olan, erdemli olan, insana önem veren ve hayata hazırlayan bir sistem geliştirmeli ve bilinçli bir veli eğitimini gerçekleştirmeliyiz. Batı medeniyeti dijital dünyanın sanal âlemin gençlerimize dayattığı x,y,z kuşağı yerine medeniyet kuşağını yetiştirmemiz lazım.”
“Küresel girişimin 17 Aralık’ta nasıl zirve yaptığını gördük ama o esnada bizim olan üç gence bir bakmamız gerekiyor” diyen Gündoğdu, “Kasım ayında otobüse atılanmolotof kokteyli ile yakılan Serap kızımız, eylemler esnasında öldürülen Berkin ve o eylemler esnasında öldürülen Burak evladımız. Eylemleri geçim kaynağı edinen, eylemle bir kazanım elde etmek değil küresel güçlerin bir piyonu olmak isteyenlerin oyunu içerisinde ölen Berkin'e gösterilen ilginin yüzde biri Serap ve Burak’a gösterilmedi. O zaman 77 milyonun şiddete buluşmayan herkesikucaklaması gerektiği teziyle baktığımızda, üçü de bizim evladımız. Berkin ne yapıyorsa yapsın devlet onun öldürülmesine cevaz veremez, ancak Berkin öldürüldü deyip Burak öldü denmesi oyununu da devletin, milletin görmesi lazım. Bu çocuklarımızın üçüde öldürüldü, yanlış bile yapsa herkesin can güvenliğini sağlama görevi devletindir. Yanlışı varsa yargıya havale eder cezasını adalet verir.” diye konuştu.
Özlük Hakları Ve Özgürlüklerden Yana Taraf Olduk
Gezi olaylarına ve 17 Aralık küresel operasyonuna karşı çıktıklarını kaydeden Gündoğdu,“Özlük hakları ve özgürlüklerden yana taraf olduk. Dershaneler söz konusu olduğunda bu işin zorla kapatma ile değil devletin iyi bir eğitim sistemi ile bunun kendiliğinden kalkacağını savunmuştuk. Ancak ilerleyen süreçte işin rengi birden değişti, özel hayatı ilgilendiren tapeler ortaya çıktı. Arkadaşlarım bana ‘başkanım sizi de dinlemişler’ dediler, bende onlara,‘hayır, beni dinlemiş olsalardı, İsrail’e terörist devlet dediğimibilirlerdi. Beni dinlemiş olsalardı başörtüsü Allah’ın emri dediğimi bilirlerdi. Beni dinlemiş olsalardı Mavi Marmara Memur-Sen’in gemisidir, duruşudur dediğimi’ bilirlerdi. Beni dinlemek yerine AllahuTeâlâ’yı dinlemiş olsalardı anne ve babanın odasına bile izinsiz girilmeyeceğini bilirlerdi”ifadelerini kullandı.
Hiçbir cemaate karşı olmadıklarını dile getiren Gündoğdu, “Bu süreçte elbette cemaat, hoca, hizmet kavramlarının içi boşaltıldığı için üzülüyoruz. Cemaatlerin cemaatçilik yapmasından da sıkıntılı değiliz. Ancak kayıt dışı siyasete asla izin vermeyiz. Parti mi kuracaksanız, kurun ve halkın önüne diğer siyasi partiler gibi çıkın” değerlendirmesinde bulundu.
Gündoğdu, “Rüşveti alan da veren de melundur. Şehitlere bile kul hakkı ile huzuruma gelmeyin diyen medeniyetimizde yetimin hakkına göz dikenlerin yeri yoktur” dedi.
Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün taraf olma zamanı. Tarafız, vesayet karşısında bedel ödeyen Adnan Menderes’in, Turgut Özal’ın, Necmettin Erbakan’ın ve Muhsin Yazıcıoğlu’nunhatıralarına sahip çıkmak için. Başbakan Erdoğan’a vesayetçi zihniyetin bedel ödetmesine millet 30 Mart’ta izin vermemiştir. Ortak kazanımlarımız için tarafız. Kuran, Siyer, Temel Dini Bilgiler gibi derslerin bu eğitim sistemine girmesine öncülükeden Eğitim-Bir-Sen’dir, bunları Milli Eğitim Şurası’nın gündemine getiren Eğitim-Bir-Sen’dir uygulayıcısı başbakandır. İş güvencemize dokundurtmadan aldığımız toplu sözleşme hakkı, sahip çıkmamız gereken bir kazanımımızdır. Başörtüsü özgürlüğünün fiili olarak öncüsü Eğitim-Bir-Sen’dir, Memur-Sen’dir, hukuken de hükümettir. Çözüm sürecinin sahibi devlet, baş aktörü Memur-Sen’dir. Biz faşizme karşı koyduk. Çözüm sürecinin başarıya ulaşmış hali Eğitim-Bir-Sen’dir.”
Konuşmanın ardından, ‘Eğitim-Bir-Sen Güfte Yarışması’nda dereceye girenlere plaket ve ödülleri takdim edildi. Toplantı, Ömer Karaoğlu’nun konseri ile sona erdi.