SENDİKA
İstikrar İntihara Dönüşürse En Fazla Çalışanlar Kaybeder
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, 17 Aralık küresel operasyonunun, ekonomik krizlerle uğraşılan dünyada Türkiye’deki istikrarın da intihara dönüştürülme gayreti olduğunu belirterek, “Eğer ülkedeki istikrar intihara dönüştürülür, küresel operasyon amacına ulaşır, küresel darbe girişimi sonuç alırsa, 28 Şubat’ta olduğu gibi, en fazla çalışanlar kaybeder” dedi.
19 Şubat 2014, Çarşamba
Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ali Yalçın, 17 Aralık küresel operasyonunun, ekonomik krizlerle uğraşılan dünyada Türkiye’deki istikrarın da intihara dönüştürülme gayreti olduğunu belirterek, “Eğer ülkedeki istikrar intihara dönüştürülür, küresel operasyon amacına ulaşır, küresel darbe girişimi sonuç alırsa, 28 Şubat’ta olduğu gibi, en fazla çalışanlar kaybeder” dedi.
Çanakkale’de, Biga ve Merkez’de olmak üzere, iki işyeri temsilcileri toplantısına, Balıkesir’de ise genişletilmiş işyeri temsilcileri toplantısına katılan Ali Yalçın, Çanakkale’de Uluslararası Öğrenci Derneği’ni de ziyaret ederek, Afganistanlı misafir öğrencilerle sohbet etti. Yalçın, işyeri temsilcileri toplantılarında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Herkesin ve Her Kesimin Sendikasıyız
Türkiye’de sendikacılığın geçmişte kavga zemininde yapıldığını, bu durumun alışkanlık haline geldiğini ve bazı fraksiyonların genetik miras olarak bu alışkanlıklarını devam ettirdiğini kaydeden Yalçın, “22 yıl önce sendikacılığa başladığımızda, ‘ya oradansın ya da buradansın’, ‘ya komünistsin ya da faşistsin’ anlayışına, ‘kutsal devlet’ ve ‘düşman devlet’ metaforunun takipçilerine reddiye olarak yola çıktık. Merkeze devleti ve ideolojileri değil, insanı koyarak başladık. Sendikacılığı, iyilikleri önermenin ve kötülükleri önlemenin izdüşümü olarak algıladık. Rengine, şekline, dinine, ırkına bakmaksızın herkesi ve her kesimi kuşatan bir sendika olduk. 270 bin üye sayısını geride bırakmış ve 300 bine merdiven dayamış bir sendika olarak, aldığımız genel yetkiyi ve geldiğimiz noktayı Nirvana olarak görmüyoruz. Zirveden yeni ufuklara yolculuk için her geçen gün hervele yapıyor ve ‘sen yoksan bir eksiğiz’ anlayışıyla örgütlü gücümüzü büyütmeye devam ediyoruz. Sendikasız olanları, kalbi bizimle olanları; demokratik sistemlerin kalpleri değil, kalıpları saydığı gerçeğinden hareketle kalp ile kalıp buluşmasına çağırmaya devam ediyoruz. Bu toplantılar, davetçilerimiz olan işyeri temsilcilerimizin saatin zembereğini yeniden kurduğu ve tecrübeleri birleştiren toplantılardır” şeklinde konuştu.
İstikrar-İstismar-İntihar Üçgenindeyiz
“Türkiye’de her 10 yılda bir darbe olur” sözünün doğrulanması için, son 10-12 yılda birçok darbe girişiminde bulunulduğunu ifade eden Yalçın, şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, 28 Şubat’taki ‘Sivil 5’li Çete’ gibi, Ulusal Birlik Hareketi adı altında ‘Sivil 41’li Çete’ Kamu-Sen’de arzı endam etmiş ve yeni bir 28 Şubat için düğmeye basmışlardı ama sonuç alamadılar. Peşinden ‘e-muhtıra’ geldi. Milli iradeye kapatma ve demokrasiyi karartma girişimlerine şahit olduk. Gezi operasyonu, 7 Şubat hadisesi ve 17 Aralık küresel operasyonu darbe girişimleriydi. Bu girişimler, geçmişten alınan derslerle geri püskürtüldü. Ülke darboğaza girdiğinde, Memur-Sen ailesi olarak, hep milli iradenin, milletin yanında yer aldık. Çünkü Türkiye’nin istikrarının intihara dönüşmesinden en fazla zararı çalışan kesim olarak bizlerin göreceğini darbe dönemlerinde test etmiştik. Bu tecrübelerden yola çıkarak ‘17 Aralık küresel operasyonu, ekonomik krizlerle uğraşılan dünyada Türkiye’deki istikrarın da intihara dönüştürülme gayretidir’ diyoruz. Eğer ülkedeki istikrar intihara dönüştürülür, küresel operasyon amacına ulaşır, darbe sonuç alırsa, 28 Şubat’ta olduğu gibi, en fazla çalışanlar kaybeder. Biz bunu biliyoruz. Darbelerde baronlar itibar ve imkân kazanırken, çalışanlar elinde avucunda ne varsa hepsini kaybederler. Şu an istikrar, istismar ve intihar üçgenindeyiz. Bu operasyonları, 17 Aralık Büyük Yolsuzluk Operasyonu olarak adlandırmak, küresel operasyonu meşrulaştırma çabasıdır ve bilinçli bir tercihtir. Yolsuzluk iddiaları var ve bu iddialar ciddidir. Biz de bunu ciddiye alıyor ve sonuna kadar üzerine gidilsin diyoruz. Fakat özellikle bir kesim tarafından tarla farelerine kızıp mahsulün tamamının ateşe verilmesine ve tapunun da üzerine oturmaya çalışılmasına bir anlam veremiyoruz. Dün, ‘cemaate cerahat’ diyenlerin bugün, ‘Bizim yapamadığımızı cemaat yapıyor’ diye sevinç çığlıkları atması, hizmetin hezimete, hükûmetin husumete dönüştürülmeye çalışılması kabul edilebilir bir şey değildir.”
İğneyle Kazandıklarımız Kepçeyle Gidebilir
“Kamu çalışanlarında olduğu gibi, eğitim çalışanları da yıllarca sendikalardan beklediklerini bulamadılar. Geleceğe dair hep bize baktılar ve umut taşıdılar. Elhamdülillah umutları boşa çıkmadı” diyen Ali Yalçın, “Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in yetkili olmasıyla çalışanlar kazanmaya başladı. 9 yıl boyunca toplu pazarlık süreci yürütenler, masadan eğitim çalışanları lehine sıfır kazanımla kalktılar. Yükselttikleri seslerle beceriksizliklerini örtmeye çalıştılar. İki yıldır yetkiliyiz ve biri mutabakatsızlık, diğeri mutabakatla sonuçlanan iki toplu sözleşmede sadece eğitim çalışanlarına özel 18 kazanım var. İçerisinde eğitim çalışanlarının da olduğu tüm kamu çalışanlarının kazanımlarını saydığımızda, Memur-Sen’in kazanımları, Kamu Personeli Danışma Kurulu’ndakiler (KPDK) dâhil, 110’u geçiyor. Bunları muhafaza edip geliştirmek ve artırmak zorundayız. Ülke kaybederken bizim kazanmamız söz konusu olmaz. İğneyle kazandıklarımızı kepçeyle kaybederiz, dikkatli olmak zorundayız” diye konuştu.
MEB Teşkilat Yasa Tasarısındaki Bazı Kısımlar Ayıklanmalıdır
Yalçın, eğitim-öğretimde birinci kanaat döneminin, çözümlerin öne çıktığı bir dönem olduğunu, ikinci döneme aynı temponun devam etmesi temennisiyle girdiklerini dile getirerek, şunları söyledi:
“Bakanlığın önünde norm kadro yönetmeliği, öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliği, öğretmen dışı personelin görev tanımlarını da içermesi gereken atama ve yer değiştirme yönetmeliği, ek ders esaslarının adalet çerçevesinde güncellenmesi, kariyer basamakları gibi konular var. Fakat ikinci kanaat dönemi, Milli Eğitim Bakanlığının Görevleri, Personeli ve Teşkilat Yapısına İlişkin Olarak Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Öngören Kanun Tasarısı tartışmasıyla başladı. Biz kapsamlı değerlendirmeyi yaptık ve sitemizden yayınladık. Tekrar aynı şeyleri söylemeye gerek yok. Bazı kısımları, çalışanlar açısından huzursuzluğa neden olmaması için ayıklanmalıdır diyorum.”
Yaşar: Her Zamankinden Daha Fazla Tempoya İhtiyacımız Var
Biga İlçe Temsilciliği tarafından düzenlenen işyeri temsilcileri toplantısında İlçe Temsilcisi Ahmet Dere’nin selamlama konuşmasından sonra kürsüye çıkan Eğitim-Bir-Sen Çanakkale Şube Başkanı Numan Yaşar, her zamankinden daha yoğun bir tempoyla hareket etmeleri gerektiğini ifade ederek, “Olumlu bir toplu sözleşme döneminden sonra bu kazanımları gölgelemeye çalışanlar manipülasyona yeltendiler. Kazanımlarımızı anlatmak ve gücümüze güç katmak için daha fazla çalışmalıyız. Çanakkale olarak, Mayıs mutabakatı için önümüze koyduğumuz hedefi hep birlikte yakalayacağımızdan şüphem yoktur” dedi.
Yılmaz: Sendikamız Büyüdükçe Yarına Olan Umudumuz da Artıyor
Eğitim-Bir-Sen Balıkesir Şube Başkanı İbrahim Etem Yılmaz, kurulduğu günden bu yana haklının yanında yer alan ve haklının elinden tutan bir sendika olduklarını kaydederek, “22. yılımızı geride bıraktık. Dün de çalışanların yanındaydık, bugün de çalışanların yanındayız. Kimsenin şüphesi olmasın, yarın da çalışanların yanında olacağız. Sendikacılığı başka şeylere tahvil etmek için çalışanlardan değiliz. Üyelerimiz bu farkı gördüğü için, onlara kazandırdığımız için bizimle birlikteler” ifadelerini kullandı.
Eğitim çalışanlarına kazandırmaya devam edeceklerini vurgulayan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: “Balıkesir teşkilatı olarak, işyerlerinde sizlerin varlığı oranında gücümüzün artacağının bilincindeyiz. Sendikamız büyüdükçe yarına olan umudumuz da artıyor. Her yerde var olmalı, varlığımızı hissettirmeli ve örgütlü gücümüzü büyütmeliyiz.”