EĞİTİM
Alan Değişikliği Mağdur Etti!
Öğretmenlerin aylardır beklediği ve aylardır da birçok polemiğe neden olan alan değişikliği başvuruları nihayet alındı ve bugün itibariyle de sonuçlar belli oldu. Oldu olmasına ama, hem duyuru şekli hem içeriği hem de kapsamı itibariyle herkesi hayretler içinde bıraktı. Çünkü bugüne kadar ki tüm duyurular atama ve yer değiştirme yönetmeliğindeki ilgili maddeler dayanak gösterilerek bir kılavuz eşliğinde yayınlandı ve başvurular da bu doğrultuda kabul edildi.ama bu seferki duyuru ne yönetmeliklere dayandırılarak ne de bir kılavuz eşliğinde yayınlandı. Sadece sertifika eğitimi alan öğretmenlere ve de norm kısıtlaması sınırlılığında birtakım ge-rek-çe-le-re dayandırılan bir açıklama eşliğinde yapıldı. Madem ki artık atamalar,yer değişiklikleri yönetmeliklere değil de bazı gerekçelere dayandırılarak yapılıyor biz de bu gerekçeleri biraz açalım ve bakalım ne kadar tutarlılar:
MEVCUT DURUM 1: Sadece sertifika eğitimi alanlara bu hak tanındı ve kontenjanlar sınırlı tutuldu:
Gerekçe: Yargı kararları doğrultusunda eski alanına geri döndürülen öğretmenler mağdur olmasın diye MEB sertifika programı açtı ve mağduriyetleri gidermeye çalıştı.
GERÇEK :1. Bir mağduriyet varsa,bu mağduriyet yargı kararları sonucunda değil,2012 de ‘bu acelecilik sınıf öğretmenlerinin %20 sini norm fazlası yapar, zamana yayalım, altyapımız hazır değil’ uyarılarının dikkate alınmaması sonucunda doğmuştur.‘Hayır efendim böyle bir şey olmayacak, biz her şeyi düşündük’ açıklamaları hala hafızalarımızda değil mi? Bu suretle iyice düşünülmeden hayata geçirilmiş olan uygulamalardan kaynaklanan olumsuzlukların faturası öğretmenlere ödetilmiş olmuyor mu? Şimdi,alan değişikliği açıklamasında da değinilen,alan değişikliğinden alınan olumsuz dönütlerin asıl sebebi ortaya çıkmış olmuyor mu?
2. Amaç gerçekten mağduriyetleri gidermek olsaydı kontenjanlar sınırlı tutulmazdı. Başvurulara bütün boş normlar açılırdı.zira alan değişikliği sonunda mağduriyeti giderilmemiş öğretmen sayısı hiç de az değil. 35 kişinin sertifika eğitimi aldığı bir ilde 5 öğretmen alan değiştirebildi.şimdi soruyoruz size:yargı kararı sonucundaki mağduriyetler giderilmiş oldu mu?
3. Eğer sadece yargı kararıyla eski alanına döndürülenler düşünülüyordu ise,2012 de mağdur olmayan, yani alan değiştirdikten sonra yargı kararıyla eski alanına dönmek zorunda kalmayan ama sertifika eğitimi alan diğer öğretmenlere bu hak niye tanındı? ASIL CEVAP VERİLMESİ GEREKEN SORU BU. Hem de ne oldu biliyor musunuz? 2012 de eski alanına yargı kararıyla döndürülmemiş bir öğretmen hizmet puanı yüksek diye alan değiştirdi ama mağduriyet yaşayan öğretmen kontenjan dışı kalarak alan değişikliği yapamadı. GERÇEK BU DEĞİL Mİ? Yani son birkaç ay içinde konjonktürel durumdan faydalanarak sertifika alan bir öğretmen alan değiştirdi; asıl alanına dönmek isteyen ve bin bir zorluk içinde en az 8 yıl üniversite okumuş ikinci üniversite mezunu bir öğretmene başvuru hakkı dahi verilmedi. BUNUN İZAHINI HİÇKİMSE YAPAMAZ. Zaten çıkıp da bu konuyla ilgili bir açıklama dahi yapılmamasının sebebi de budur.
MEVCUT DURUM 2: asıl alan ve ikinci üniversite mezunlarına bu hak tanınmadı:
Gerekçe :MEB, atama bekleyen branş öğretmenlerinin alan değişikliğinin, ilk atama kadrolarını doldurduğunu ileri sürerek eylemler yapması, kamuoyu oluşturması ve de kadrolu branş öğretmenlerinin hizmet puanı yüksek sınıf öğretmenlerinin tayinlerde önlerine geçtiği yönündeki şikayetleri doğrultusunda böyle bir karar almıştır.Durumu da, alan değişikliği başvurularını almaya başlamadan birkaç gün önce yayınladığı açıklama metninde “branş dağılımındaki dengesizliklerin önüne geçmek ve geçmiş yıllardaki alan değişikliğiyle ilgili alınan olumsuz dönütlerin tekrar yaşanmaması adına böyle bir uygulamaya gidilmiştir” gerekçesiyle açıklamıştır. Yani atanamayan branş öğretmenlerinin sebebi olarak, alan değiştirmek isteyen öğretmenler gösterilmiştir. Zaten bugüne kadar bir tek, atanamayan adayların sorumlusu olarak öğretmenler suçlanmamıştı, sonunda o da oldu.
Ayrıca bu kararı alan yetkililere sormak lazım: Alan değişikliği yapılmazsa atama bekleyen bütün branş öğretmeni adaylarının ataması yapılacak mı? Atama bekleyen adayların hakları var da, bin bir zorluk içinde ikinci üniversite bitiren ve asıl alnına dönmek isteyen öğretmenlerin hakları yok mu? Bu öğretmenler kanunlarda ve de yönetmeliklerde açıkça belirtilen haklarından başka bir şey mi talep ettiler? Atanmış olmaları onlara, kazanmış oldukları haklarından feragat etme yükümlülüğü mü getirir? Hele böyle bir karar alınacaksa, özellikle 2.üniversite okuyan ve bitiren öğretmenler, üniversiteye kayıt yaptırmadan önce yönetmeliğin değişmiş olması gerekmez miydi? Bu kararla o insanların geleceklerine yönelik planları ve emekleri hiçe sayılmış olmuyor mu? İnsanlar kendilerine bu hakkın verilmeyeceğini bilselerdi okurlar mıydı? O zaman bu güvensizlik ortamında bu ülkede insanlar geleceğe yönelik planlarını neye göre yapacaklar?
GERÇEK : 2012 hariç her yıl alan değiştiren öğretmen sayısı, toplam 850 000 olan öğretmen sayımızın %1’i dahi değildir. Nitekim 2013 alan değişikliğinde toplam 7500 civarı öğretmen alan değiştirmiş bunların 1500 kadarı sınıf öğretmenliğine geri geçiş yapmıştır. Buna karşılık sınıf öğretmenliğinden branşa 3000 civarında öğretmen geçmiş, geri kalan 3000 civarındaki öğretmen de mezuniyetlerine göre branşlar arasında geçiş yapmıştır. Yani alan değişikliği sadece sınıftan branşa doğru olan bir hareket de değildir. Öğretmen adayları bu konuda yanlış bilgi sahibidirler. Bu arkadaşlar alan değiştiren öğretmen kadar açıkta kalan öğretmen adayı var zannetmektedirler. Madem böyleydi de yıllardır on binlerce branş öğretmeni ihtiyacı varken, neden birçok bölümden sembolik olarak sadece ‘1’öğretmen ataması yapılıyordu? O zaman neden kimse branşlar arasındaki dengesiz dağılımı gündeme getirmiyordu. Bunun nedenini branş öğretmeni adayı arkadaşlara şimdiden söyleyelim.
İŞTE GERÇEK: Branş öğretmenleri genelde il ve ilçe merkezinde görev yaptıklarından, buralardaki branş öğretmeni ihtiyacı da,istenildiği zaman ders yükü doğrultusunda ücretli görevlendirilen branş öğretmenlerince kolayca karşılanabilmektedir. Çünkü çalışma şartları ve temel ihtiyaçları karşılama olanakları, sınıf öğretmenlerinin özellikle de köylerde çalışırken sahip oldukları olanaklara göre hayli iyidir ve ‘ücret az ama atanıncaya kadar idare ederim’ düşüncesinde olan arkadaşlar için ekonomik anlamda bir çıkış yoludur. Buna karşılık eğitim sisteminin asıl yükünü çeken sınıf öğretmenlerinin özellikle kırsal alanlarda çalışma şartları birçok açıdan çok ağırdır ve bu nedenden dolayı da söz konusu olan ücrete çalışmaya değmemektedir. Buna güvenlik kaygısı da eklenince bu yerlerde çalışacak ücretli sınıf öğretmeni çoğu zaman bulunamamaktadır. Dolayısıyla buralardaki ihtiyaç, ilk atamalarda sınıf öğretmenlerine biraz daha fazla kontenjan verilerek kadrolu (mecburen) çalışacak sınıf öğretmenlerince karşılanmaya çalışılmaktadır. Yıllardır ilk atamalarda sınıf öğretmenliği kontenjanlarının fazla olmasının sebebi de budur. Yani branş öğretmeni ihtiyacının olmamasından değil. Alan değişikliği olsa da olmasa da ilk atamalarda branş öğretmenliğine ayrılacak kontenjan yukarıda belirttiğimiz nedenden dolayı bellidir. Branş öğretmeni adayı arkadaşlarımız, bir gün kendilerini,bir okulda aynı işi yapan diğer öğretmenlerin aldıklarının üçte biri dahi olmayan bir ücrete öğretmenlik yapıyor olarak bulduklarında ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaklardır.
Her sene on binlerce öğretmen adayı mezun olmakta buna karşılık atamalar için Maliye Bakanlığının MEB e verdiği kadro malumunuz üzere sınırlı olmaktadır. Dolayısıyla atama bekleyen öğretmen adayı sayısı her geçen yıl artmaktadır. Yani atanamayan branş öğretmenlerinin sorumlusu kesinlikle alan değiştiren öğretmenler değildir.bunun sorumlusu, ancak 50 kişilik kapasitesi olan üniversite bölümlerine 100 kişilik, 150 kişilik kontenjanlar ayıran ve bu suretle gençleri üniversite eğitimi sonunda ‘atama bekliyoruz’ diye sokağa döken mantıktır. Bunu öğretmen adayları da çok iyi bilmektedirler ama ne yazık ki ‘amaca giden yolda her yol mübahtır mantığıyla’ hareket ederek yıllarca emek vermiş olan meslektaşlarının kazanılmış haklarına mani olmaktan ve vebal altına girmekten geri durmamaktadırlar. Ama şunu bilmeleri gerekir ki,hakkı savunmayan,günü kurtarmaya yönelik çabalar hiçbir zaman insanları nihai amaca ulaştıramaz. Bir kaç zaman sonra on binlerce dershane öğretmeninin kadroya alınması meselesi gündeme geldiğinde bakalım o zaman öğretmen adayları MEB tarafından ne kadar kaale alınacaklar.
Ayrıca, ‘alan değiştiren ve hizmet puanı yüksek sınıf öğretmenleri tayinlerde önümüze geçiyor,artık istediğimiz yere tayinimiz çıkmıyor.’ Diyerek alan değişikliğine karşı çıkan branş öğretmeni arkadaşlara ne demeli? Sanki sınıf öğretmenleri o puanları sokaktan topladılar. Sanki de eksi bilmem kaç derece soğuklarda buzun üstünde okula ulaşmaya çalışan, köy lojmanlarında farelerle birlikte yaşayan –ki birçoğunun lojmanı dahi yoktu-okulda tezek sobası yakan, okulun temizliğine bakan, ilçeye gidebilmek için bile baharın gelmesini beklemek zorunda olan, tayin dönemlerinde il dışına kontenjan dahi açılmayan, her şeyden de öte güvenlik kaygısıyla her gün ölüp ölüp dirilen sınıf öğretmenleri değildi. O puanlar işte bunların karşılığıydı. O puanların hepsi o öğretmenlerin analarının ak sütü gibi helaldir ve elbette ki yeri geldiği zaman da kullanılacaktır. Ama ne yazık ki bu arkadaşlar takdir edilecekleri yerde bugün atanamayan öğretmenlerin sorumlusu olarak gösterilmektedirler.
DURUM 3: Alan değişikliğinin bir daha yapılmayacağı öngörülüyormuş
Gerekçe : Bilinmiyor
GERÇEK: Alan değişikliği şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da olmak zorundadır. Bunun birçok sebebi vardır. Şöyle ki: Çalıştığı branşta verimli ve mutlu olmayan bir öğretmenden o işi ömür boyu yapmasını beklemek hiç de mantıklı değildir. Bu, birey olarak öğretmene daha da önemlisi öğrencilere yapılabilecek en büyük haksızlıktır. O halde bu durumda ısrarcı olmak yersizdir. Ayrıca ülkemizde eğitim sisteminin henüz oturmamış olması, sürekli birtakım değişikliklerin olması branşlar arasındaki geçişi gerekli hatta kaçınılmaz kılmaktadır. Ders yükü azalan veya ortadan kalkan derslerin öğretmenlerini MEB ileride ne yapacaktır. Alan değişikliği bu anlamda doğru kullanıldığı takdirde MEB in elindeki en önemli araçtır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi alan değişikliği yapan öğretmen sayısı toplam öğretmenlerimizin %1 dahi değildir.ama bu küçük oran birçok özel sorunun etkili şekilde çözümü için çok kullanışlı olabilmektedir. Zaten sistemlerin kırılganlıklarını da bu küçük tolerans alanları önlemektedir. ÖZEL EĞİTİM KURUMLARININ BAŞARISI DA SİSTEMLERİ İÇİNDEKİ BU ESNEKLİĞİN VE MOBİLİTENİN ÜRÜNÜ DEĞİL MİDİR? Öyleyse bizim eğitim sistemimiz neden yıllardır hiçbir faydasını görmediğimiz tabulara mahkum edilsin? Neden öğretmenlerimizin hareket alanı kısıtlansın? Dolayısıyla MEB ileride alan değişikliğini teşvik etmek zorunda dahi kalabilecektir. GEREKÇELER ve GERÇEKLER ayan beyan ortadayken yorumu her şeyden önce vicdan sahibi insanlarımıza bırakıyor ve bu haklı mücadelemize hakkımızı alıncaya kadar devam edeceğimizi de bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.
ALAN DEĞİŞİKLİĞİ HAKLARINDAN VAZGEÇMEYECEK ÖĞRETMENLER